Hızırbey

Hızırbey Haber Portalı

18:09, 24 Nisan 2024 Çarşamba
EZAN, NAMAZ, DUA İLE İLGİLİ KONULAR  BÖLÜM: (2/3)
EZAN, NAMAZ, DUA İLE İLGİLİ KONULAR

EZAN, NAMAZ, DUA İLE İLGİLİ KONULAR BÖLÜM: (2/3)

«Gündüzün iki ucunda, gecenin de ilk saatlerinde namaz kıl. Çünkü iyilikler kötülükleri. (Günahları) giderir. Bu, öğüt almak isteyenlere bir hatırlatmadır.» (Hud- 114)


«Gündüzün iki ucunda, gecenin de ilk saatlerinde namaz kıl. Çünkü iyilikler kötülükleri. (Günahları) giderir. Bu, öğüt almak isteyenlere bir hatırlatmadır.» (Hud- 114)

Her Namaz bir hasenedir, bir güzelliktir. Güzelliklere devam edildikçe geçen kötülük silinir gider.  Bu muhakkaktır. Namaza devam edildikçe beş vakit namaz arasında vâki olan küçük günahlara kefaret olur. Nitekim Hadisi şeriflerde şöyle buyrulmaktadır: “Bir namaz, diğer namaza kadar aralarındaki (günahların) kefaretidir, büyük günahlardan sakınmak şartıyla.”H.Ş.

“Birinizin evinin avlusunda bir nehir aksa da bunun içinde günde beş sefer yıkansa acaba bedeninde hiç kir kalır mı?" İşte namaz da böyledir, suyun kiri, pası giderdiği gibi. O da günahları giderir.” H.Ş.

Hazret (k.s) Namazla ilgili önemli açıklamalarda bulundu:

Eski Müridler. Bir an Allah’ tan (c.c) gafil olsalar feryadı koparırlardı. Ah çekip ağlarlardı, pişman olurlardı ama bizim namazımız geçiyor hiç üzülmüyoruz, gülüyor gülüyoruz, hiç üzülmüyoruz. Namazın geçiyor acımıyorsun, sahabiler cemaate yetişemedimi. Evladı ölmüş gibi üzülürlerdi.

Biz geliyoruz Hep namaz sohbeti yapıyorum. Temeli sağlamlaştıramadık. Tarikat sohbetine geçemedik temeli sağlamlaştıracağız. Kelimeyi tevhit getirdik Müslüman olduk ikinci şartı yerine getiremedik.

Namaz her Müslüman’a Farzdır, Namazını her zaman kılması gerekir, kazaya bırakmamak için gayret göstermek lâzımdır. Bir gemide olsan, o gemi batsa sen kurtulsan eline geçirdiğin bir tahta parçasının üstünde bile kılacaksın. Namazda lezzeti arayacaksın. Zorla kılınan namaz daha hayırlıdır. “Nefse zor gelen Ruha lezzet verir, Ruha zor gelen Nefse hoş gelir” Mürid Nefsine hoş gelen şeylerden kaçınmalıdır.

Allah (c.c) bizi Televizyonun şerrinden korusun. Akşam evlere gidiyor geç vakitlere kadar Televizyon seyrediyor sabah namazlarını kaçırıyorsunuz. Bu davranış münafıklığın alâmetidir.

Ya Rabbi deyip tövbe ediyorsunuz, Tarikata girip Sadatlardan himmet istiyorsunuz, tarikatta ilerlemek istiyorsunuz, Sadatlarla senet yapıyorsunuz. Namazınız geçiyor senedi bozuyorsunuz, nazar edip senedi bozuyorsunuz. Nazarı hafife almayın büyük günahtır.

Çoğunuzun sabah namazı geçiyor üzülmüyorsunuz. Ben iki sene öncesine kadar gece 12 yi geçti mi yatmazdım sabah namazını kaçırırsam diye korkardım, çok korkardım, çoğu zaman beklerdim. Sizin böyle bir derdiniz yok.

Fecir vaktinde uyanık olun, Allah’tan (c.c) isteyin, isterken ciddi bir şekilde isteyin, lâkayt bir şekilde değil. Aciz bir kul olduğunuzu düşünerek, eziklikle, günahlarını düşünerek, utanarak istemek lâzımdır.

Sabah evden çıkarken abdestli çıkın, Salâtı Duhâ namazı kılın dört rekât Nakşibendîler kılmışlar.

DUHÂ VAKTİ: Kuşluk vakti. Oruç zamanının yani imsak ile iftar vakti arasındaki müddetin dörtte birinin tamam olmasından itibaren başlayan vakit.

DUHÂ NAMAZI: Duhâ (kuşluk) vaktinde kılınan namaz, kuşluk namazı. Resul-i Ekrem Efendimiz’in (sav) Hadisi şeriflerinde şöyle buyrulur:

“Yâ Ebâ Hüreyre! Duhâ namazını terk etme! Cennet'in bir kapısı vardır ki, ona "Duhâ kapısı" derler. Bu kapıdan yalnız kuşluk namazı kılanlar girer.” H.Ş.

”Günahları denizköpüğü kadar olsa da iki rekât duhâ namazına devam eden kimsenin günahları mağfiret olunur.” H.Ş.
Peygamber Efendimiz Sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: "Ey Ebû Zer! Bir kimse iki rekât kuşluk (duhâ) namazı kılsa gafillerden olmaz.  Dört rekât kılsa, zikredenlerden yazılır. Altı rekât kılsa, şirk (Allah’u Teâlâ’ya ortak koşma) dışında ona günah ulaşmaz. On iki rekât kılsa, Cennet'te ona bir ev yapılır." Ebû Zer (r.anh); "Ya Rasûlullah! Hepsini birden mi kılmalı?" Dedi. "Ayrı, ayrı olsa da olur" buyurdu. H.Ş.

Abdülkâdir Geylânî (k.s) bu konuda şöyle buyurmuşlar:

Mekke'nin fethedildiği gün, Rasûlullah Sallallahu aleyhi ve sellem, hazret-i Ali'nin (krv) kız kardeşi

Ümmühânî'nin (r.anhümâ) evinde gusül abdesti alıp, sekiz rekât duhâ namazı kıldı.  

İmâm-ı Rabbânî (k.s) bu konuyu şöyle açıklamışlar:

Duhâ, yani kuşluk vakti hiç olmazsa iki rekât namaz kılmak lâzımdır. Teheccüd (gece namazı) ve duhâ (kuşluk) namazlarının en çoğu on iki rekâttır. Duhâ namazı kılanlar âhiret şehidi olurlar.  Her kim duhâ namazını iki veya dört rekât kılarsa, Zâkirler (zikredenler, Allah’u Teâlâ’yı ananlar) Zümresine yazılırlar. Altı veya sekiz rekât kılsa, Sıddıklar Zümresine yazılır.

Bu vakitte kaza namazı kılan, Hem borcundan kurtulur, hem de bu sevaplara kavuşur.

Sabah namazından sonra Allah’a Teslimiyetle, Samimiyetle isteyiniz. Allah (c.c) verir. Şafi mezhebine mensup olanlar namazından sonra tesbih atını bitirdi mi, 33 defa da salâvat getirir. Bu hastalıklara şifadır.

Hazretin (k.s) bizlere namazlardan sonra 25 defa Estağfirullah dememizi tavsiye etti. Bu namazın kabul olmasına vesile olur İnşâallah dedi. Ayrıca Fatiha’yı tek olarak okumayın, yanında Üç İhlâs okuyarak. Rasûlullah (sav) Efendimiz başta olmak üzere Ashabı kirama Sahabeyi kirama ve Evliyalara, Sadatlarımıza, cümle Muhammed ümmetine, akrabalarınıza, dostlarınıza ve sevdiklerinize bağışlayın diye tavsiye etti. Birde El- Fetih ve El- Vakı’a surelerini her gün sabah namazlarından sonra okuyun. Mazlum Müslümanların kurtuluşuna vesile olur. Aile içi huzursuzluklar kalkar, rızkınız artar dedi.

Namazda Saçlar takkenin önünden çıkmasın. Saçlar alnı kapatırsa tam secde yapılmamış olur. Alınla secde arasında hiçbir şey olmamalı. Alın tamamen secde de olmalıdır.

Tarikata girenlerin temelinin sağlam olması gerekir. Tarikatın temeli şeriattır. Şeriatsız tarikat olmaz. Namazını kılacaksınız geçirmeyeceksiniz, yalan, gıybet olmayacak ki o zaman makam elde etsin.

ŞEYTAN’IN NAMAZI ENGELLEME METODLARI:

Şeytan (Aleyhi´l-Lâ´ne) diyor:

1- Kul namaz kılmak isteyince, ona vesvese veririm. Henüz vakit var, meşgulsün, işini bitir, sonra kılarsın, derim.

2- Namazını geciktiremezsem, insan şeytanlarından birini yollarım ve namazını geciktiririm.

3- Onu da yapamazsam, o kula namazda musallat olurum. “Sağa bak, sola bak,” derim, bakınca da yüzünü okşar, alnından öperim. Sonra da “Namazın bozuldu” diye vesvese verir Namazdan çıkarırım.

4- Sağa sola baktıramazsam, yalnız başına namaz kıldığında yanına giderim. Çabuk kılmasını emrederim. Horozun yem yediği gibi çabucak kıldırırım.

5- Bunu da yaptıramazsam, cemaatle namaz kılarken, başına bir gem takarım ve başını imamdan önce secde ve rükûya götürürüm ve namazını bozarım. Allah ise böylelerini kıyamette eşekbaşlı olarak haşr eder, diyor.

6- Bunu da yaptıramazsam, namazda parmaklarını çıtırdatmasını emrederim. Böylece beni tesbih eder.

7- Miskinlere, zavallılara giderim, namazı bırakmalarını emrederim. Namaz size göre değil, siz rızkınıza bakın, işinizde çalışın derim.

8- Hastalara giderim, hastaya zorluk yoktur, iyi olunca kılarsın derim. Hatta hastayı isyan ettirir, küfre bile sokarım. Vs.

NAMAZIN FARZLARI:

1- Hadesten taharet: Hükmi pisliklerden temizlenmek Gusül ve abdestsizlik gibi.)

2- Necasetten taharet: Namaz kılınacak yerde veya üzerindeki pislikleri temizlemek.)

3- Setri avret: Avret yerlerini örtmek.)

4- İstikbali kıble: Kıbleye yönelmek.)

5- Vakit: Namazı vaktinde kılmak.)

6- Niyet: Kılınacak olan namaza niyet etmek.)

7- İftitah tekbiri: Namaza başlarken Allah’u Ekber diyerek tekbir almak.)

8- Kıyam: Ayakta durmak.)

9- Kıraat: Kıyamda kuran okumak.)

10- Rükû: Rükû yapmak.)

11- Sücud: Secde yapmak.)

12- Kaidei Ahire: Son oturuş.)

NAMAZIN VACİBLERİ:

1- Namaza “Allah-u Ekber" lâfzıyla başlamak.

2- Fatihayı tamamen okumak.

3- Nafile namazların her rekâtında, farz namazların önceki iki rekâtında Fatiha okumak.

4- Farz namazların iki rekâtında Fatihadan sonra bir kısa sure yahut üç kısa veya bir uzun ayet okumak.

5- Fatihadan sonra okunacak sure veya ayetleri, üç veya dört rekâtlı farz namazların ilk iki rekâtında, Vitir namazıyla nafile namazların her rekâtında okumak.

6- Fatihayı sureden evvel okumak.

7- Secdede burnunu alnı ile beraber yere koymak.

8- İki secdeyi birbiri ardınca yapmak.

9- Tâ'dil-i Erkân, yani kıyamda iken dosdoğru, rükûda iken sırtın düz, kadınların biraz eğik durması; rükûdan kalktığı zaman belini iyice doğrultması ve “Sübhânallah" diyecek kadar öylece durması; secdeden kalktığı zaman da iki secde arasında “Sübhânallah" diyecek kadar oturması. (Bu Tâ'dil-i Erkân' a Farz diyenlerde vardır. Onun için çok dikkat etmek lâzım.)

10- Üç ve dört rekâtlı namazlarda ikinci rekâttan sonra oturmak.

11- Gerek ikinci rekâttan sonra ve gerekse selâm vereceği zaman oturulduğunda, “Et-Tehiyyâtü" Yü okumak. (Dört rekâtlı namazların ikinci rekâtından sonra oturmak ve “Et-Tehiyyâtü" Yü okumak sahih kavle göre vâcibdir.)

12- Üç ve dört rekâtlı farz namazlar ile Vitir namazında ve öğle namazının ilk sünnetinde ikinci. Rekâttan sonra “Et-Tehiyyâtü" Yü okur okumaz hemen üçüncü rekâta kalkmak.

13- Öğle ve ikindi namazlarında içinden okumak.

14- Cemaatle kılındığı vakit Sabah, Akşam, Yatsı namazlarının birinci ve ikinci rekâtlarında. Cuma. Ve. Bayram namazlarında. İmamın. Fatiha. Ve Sureyi. Açıktan okuması.

15- İmama uyan kimsenin, bu namazların hepsinde Fatiha veya Sure okumayarak susması.

16- Vitir namazında “Konut dualarını" okumak. Cemaatle kılarken hem imam, hem cemaat “Konut duasını" içinden okur.

17- Bayram tekbirleri, (Bayram namazına mahsus olan fazla tekbirlere, Bayram namazının ikinci rekâtının rükû tekbiri vâcibdir.)

18- Namazın sonunda selâm vermek.

19- Namazda yanılırsa Sehiv Secdesi yapması.

20- Namazda Secde ayeti okursa secde etmesi.

Namaz içindeki farzların tehirinde (geciktirilmesinde) ve vâciblerinden biri unutulursa veya geciktirilirse yine sahihtir fakat sevabı noksandır. Bu noksanı tamamlamak için, (Sehiv Secdesi - Yanılma Secdesi) yapmak vâcibdir.

NAMAZIN SÜNNETLERİ:

1- Namaza başlarken alınan tekbirde, Selati Vitirin Konut tekbirinde ve bayram tekbirlerinde el kaldırmak, (Kadınlar omuzlarının hizasına kaldırırlar) kaldırırken elleri açık, parmaklar tabii halde olacak, yani parmaklarını ne büsbütün birbirine bitiştirmiş ve ne de açmış olmayıp hâli üzerine bırakmak. El ile parmakların iç yüzü Kıbleye karşı olacak.

2- İmama uyan kimsenin iftitâh tekbirinin, imamın iftitâh tekbirinden sonraya kalması ve imamın tekbirine yakın olması.

3- İftitah tekbirini alır almaz el bağlamak.

4- Sübhaneke okumak.

5- İlk rekâtta Sübhaneke okuduktan sonra Eûzü-Besmele çekmek.

6- Diğer rekâtların. Başında. Fatihadan evvel. Yalnız. Besmele. Çekmek.

7- Sübhaneke ve Eûzü-Besmeleyi, içinden okumak.

8- Fatiha'nın sonunda, okuyan ve işitenin içinden “Âmin" demesi,

9- Sabah, Öğle namazlarında Fatihadan sonra uzunca, ikindi ve yatsı namazlarında kısa, Akşam namazında daha kısa sure okumak. (Bu, misafir olmayanlar hakkındadır. Yolcu veya vakit dar ise dilediği ayet ve sureyi okur.)

10- Rükû a eğilirken “Allah-u Ekber" demek.

11- Rükû'da üç kere “Sübhâne Rabbiye'l-Azim" demek.

12- Rükû'dan kalkarken “Semiallahu limen hamideh" demek.

13- Bunun arkasından “Rabbena lekel-hamd" demek.

14- Kıyamda iken ayakların arasında 4 parmaklık mesafe olması.

15- Rükû'da. Dizlerini. Elleriyle tutmak.

16- Rükû'da. Elleri tutarken. Parmakların. Açık olması.

17- Rükû'da dizlerin ve dirseklerin düz olması.

18- Rükû'da sırtını düz tutup, başını yukarı dikmemek ve aşağı eğmemek.

19- Rükû'dan doğrulduğu zaman “Sübhânallah" diyecek kadar durmak. (Buna Vâcib ve Farz diyenler de vardır. Bundan dolayı çok dikkat etmek lâzımdır.)

20- Secdeye varırken yere evvelâ dizlerini, sonra ellerini, daha sonra yüzünü koyması.

21- Secdeden yukarı kalkarken evvelâ yüzünü, sonra ellerini, daha sonra dizleri üstüne ellerini koyarak dizlerini yerden kaldırmak. (Zayıf ve hastalar nasıl kolaylarına gelirse öylece kalkarlar.)

22- Secdelere varırken ve secdelerden kalkarken “Allah-u Ekber" demek.

23- Secdelerde yüzün iki elleri arasına alınması ve ellerin yüzden geri ve uzakta bulunmaması; El ayası yere, parmakların ise birbirine yapışık ve kıbleye karşı olması.

24- Secdelerde karnını uyluklarından, dirseklerini ve kollarını yerden uzak tutmak.

25- İki secde arasında, birinci tahiyyat oturuşunda ve ikinci tahiyyat oturuşunda ellerini uylukları üzerine koymak.

26- Otururken sol ayağını yere yayıp, üstüne oturmak ve sağ ayağının parmakları kıbleye doğru gelmek üzere dikmek. (Özürlüler hariç.)

27- Et-tahiyyatü'yü mutlaka okumak vâcibdir, içinden okumak ise sünnettir.

28- Selâm vereceği vakit, “Et-tahiyyatü"den sonra “Allahümme-Salli," “Allahümme Barik" ve bunlardan sonra dua okumak.

29- Selâm verirken başını evvelâ sağa, sonra sola çevirmek.

30- Selâmda “Es-Selâmü aleykum ve rahmetullah" demek.

31- İmam sol tarafa selâm verirken sesini biraz yavaşlatmak.

32- Kıyamda secde yerine bakmak, Rükû'da ayaklarının üzerine, otururken kucağına bakıp Allah'dan başkasıyla meşgul olmamak ve selâm verirken omuz başlarına bakmak namazın adabındandır.

NAMAZI BOZAN ŞEYLER:

1- Sabah namazını kılarken güneşin doğması.

2- Yara iyileştiği için sargının düşmesi.

3- Özürlü kimsenin. (Namaz içinde). Özrünün. Sona ermesi.

4- İma (işaret) ile namaz kılanın, rükû ve secdelere gücü yetmesi.

5- Teyemmümle namaz kılmakta olan kimsenin (namaz esnasında) su bulması, suyu kullanma imkânı olmazsa, namaz bozulmaz.

6- Ayağındaki mestlerin kolaylıkla çıkması.

7- Çıplak bir halde namaz kılan kimse, temiz ve kendisi ile namaz kılmak caiz olacak kadar elbise bulursa, namazı bozulur.

8- Namazda unutarak, kasden, hatâen veya bilerek az veya çok konuşmak.

9- Namazda bir şey yemek veyahut içmek. (Hariçten susam tanesi kadar bir şey veya dişleri arasında kalmış nohut tanesi kadar bir şeyi yutmak namazı bozar.)

10- Kendi işiteceği. Kadar gülmek. (Yanındakiler işitecek kadar gülerse abdesti de bozulur.)

11- Kıbleden göğsünü çevirmek,

12- Namazda iken bir iş yapmaya çalışmak. (Elbisesi ve bir tarafı ile uğraşır ve hariçten bakanlar Namazda değil zannederlerse bunun namazı bozulur.)

13- Namazda iken birine selâm vermek veya selâm verenin her ne surette olursa olsun. Selâmını almak.

14- Dünyaya ait bir işi hatırlayarak sesle ağlamak, ağrı ve sızıdan dolayı veya yorgunlukla “Ah," “Of" demek, inlemek.

15- Öksürüğü yok iken öksürmeye çalışmak, boğazını hırıldatmak.

16- Bir şeyi üflemek.

17- Birine cevap vermek maksadıyla bir ayet okumak.

18- Mest üzerine yapılan meshin müddeti, namazda iken bitmek.

19- Namaz içinde kedi veya köpeği kovmak maksadı ile “Piss", “Hoş", gibi şeyler söylese namazı bozulur.

20- Namaz esnasında ağzına kar, yağmur, dolu düşen kimse, onu yutarsa namazı bozulur.

21- Ayeti yanlış okuyarak, manasını bozmak.

22- Erkekle, kadın yan yana bir hizaya namaza durmak.

23- Namazda ayeti. Mushaf'ın yüzünden. Okumak.

24- Namazda bir rükûn içinde üç defa bir yerini kaşırsa namazı bozulur.

25- Namaz içinde iken unutarak da olsa, bir rüknü eda edecek zaman devam etmek şartıyla avret yeri açılırsa veya elbisesine namaza mâni bir pislik düşerse.

26- Secdede iki ayakları birden kaldırmak, (Tek ayak kalkarsa Mekruh olur.)

27- Namaz esnasında hayız görmek.

NAMAZIN MEKRUHLARI:

1- Namazda beden ve elbiseyle oynamak.

2- Parmak çıtlatmak.

3- Esnemek, gerinmek.

4- Zihnini, hatırını meşgul edecek bir halde namaza durmak. (Abdesti sıkışık iken namaza durmak).

5- Kılıksız, kıyafetsiz bir halde, başkasının yanına çıkmayacağı bir kıyafetle namaza durmak,

6- Namazda parmaklarını birbirine geçirmek.

7- Namazda ellerini böğrüne koymak.

8- Kadın kolu sıvalı halde namaza durursa, namazı fasit olur, bozulur.

9- Özrü yok iken namazda bağdaş kurmak veya çömelmek.

10- Secdeye varırken elbisesini önünden veya arkadan kaldırmak.

11- Kıraati (Kuran okumayı) rükûda tamamlamak, yani kıraati bitirmeden rükûa eğilmek,

12- İkinci rekâtta; İlk rekâtta okuduğu surenin veya ayetin üstündeki sure veya ayeti okumak,

13- İki rekâtta okuduğu iki sure arasını bir sure ile ayırmak. (Birinci rekâtta Fatihadan sonra “Elemtere" suresini; İkinci rekâtta “Eraeyte" suresini okumak gibi).

14- Bile, bile ayet atlamak.

15- Kıyâmda sağ eli, sol elin üstüne, rükûa ellerini dizi üstüne, otururken de uylukları üstüne koymak,

16- Namazda gözlerini yummak.

17- Gözlerini yukarıya dikmek.

18- Yol üzerinde, Mezar üstünde, Hamam içinde, Gübrelikte, pisliğe yakın bir yerde. Sahibinin. Rızası olmayan. Bir yerde. Namaz kılmak.

19- Secdede yalnız alnını secdeye koyup burnunu yere koymamak.

20- Canlı bir şeyin sureti üzerine secde etmek;

21- Namaz kılacağı yerde Kıble tarafında, yan taraflarında canlı sureti, canlı resmi bulunmak,

22- Kor halindeki ateşe karşı namaz kılmak.

23- Namazda iken kaşınmak, terini silmek,

24- Önünden insan geçmesi ümit edilen bir yerde namaz kılarken önüne bir sutre (engel) koymamak.

25- Namazda iken etrafına bakınmak.

26- Namazda özürsüz bir şeye dayanmak.

27- Namazda insan yüzüne karşı durmak.

28- İkinci rekâtta birinciden uzun okumak.

29- Hiçbir özrü yokken secde yerindeki taşları ayıklamak, düzlemeye çalışmak.

30- Secdeye varırken ellerini dizlerinden evvel yere koymak, secdeden kalkarken dizlerini ellerinden önce kaldırmak. (Özürlüler hariç.)

31- Ezberinde başka bir sure var iken ayni sureyi, bile, bile iki rekâtta tekrar okumak.

32- Namazda, bit, pire tutmak, kovalamak mekruhtur.

33- Namazda güzel bir şeyi koklamak veya tükürüğü atmak, sıcaklıktan dolayı yelpazelenmek,

34- Canı çektiği bir yemek var iken namaza durmak.

35- Sırtında küçük çocukla namaz kılmak caizdir, fakat mekruhtur. Şayet çocuğu koruyacak başka kimse olmaz ve çocukta ağlarsa, bu durumda mekruh olmaz.

HAZRET (K.S) KERAHET VAKİTLERİ HUSUSUNDA BİLGİ VERDİ:

Kerahet Vakitleri: Namaz kılmak tahrimen mekruh yani haram olan vakitler.

İmam-ı Rabbani (k.s) bu hususu şöyle açıklamışlar:

Güneş doğarken. Batarken. Gündüz. Ortasında iken.

Kerahet vakti olan üç vakitte başlanan farzlar sahih olmaz. Bu üç vakitte başlanan nafileleri bozmalı. Başka zamanlarda kaza etmelidir. Bu üç vakit: Güneş doğarken, batarken ve Nısf-ün-nehâr dâiresi üzerinde, yâni gündüz ortasında ikendir. Burada güneşin doğması, üst kenarının ufkundan görünmeye başlayıp, bakılamayacak kadar parlamasına (İşrak vaktine) kadar olan zamandır. Güneşin batması da, tozsuz, dumansız, berrak bir havada, ziyanın geldiği yerlerin veya kendisinin bakacak kadar sararmağa başladığı vakitten batıncaya kadar olan zaman demektir. Güneş batarken yalnız o günün ikindi namazı kılınır.

Namaz kılınması Mekruh olan vakitlere Fıkıh kitaplarında, -Kerahet vakitleri- tabir edilir.

İki türlü Kerahet vakti vardır:

1 - Farz olsun, nafile olsun her türlü namazın kılınması mekruh olan vakitler.

2 - Sadece nafile kılmak mekruh olup diğer namazların caiz olduğu vakitler.

Farz - Nafile Bütün Namazların Kılınmasının Mekruh Olduğu Vakitler;

1 - Güneşin doğuşundan itibaren ışınlar gözleri kamaştırır hale gelinceye kadar ki sabah vakti.  Kerahet zamanıdır. Bu vakit, güneşin doğuşundan sonraki takriben 45- 50 dakikalık bir zamandır.

2 - İkinci kerahet vakti, istiva vakti ile zeval vakti arasıdır.

Yani güneşin göğün tam ortasına dikilmesi Anından Batı tarafına doğru açılmaya başladığı Ana kadar geçen süredir.

3 - İkindiden sonra, güneşin sarararak göz kamaştırmaz duruma geldiği andan başlayıp, güneş batıncaya kadar süren vakit de kerahet vaktidir. İkindi namazını güneş ışınlarının sararmakta olduğu sıralara kadar geciktirmemeli, kerahet vaktine bırakmamalıdır.

İkindi namazı kerahet vaktine kadar geciktirilmişse, namaz kazaya bırakılmaz, sünneti terk edilerek sadece farzı kılınır. Hatta güneş batmadan evvel iftitah tekbiri alınarak İkindinin farzına durulsa namazda iken güneş batsa bu bile sahih olur. Namaz kazaya kalmış olmaz. Vaktinde eda edilmiş sayılır.  Bu ikindi namazına has bir durumdur.

Bu üç vaktin kerahet olma hikmeti, Ateşperestlerin ibadet zamanı olmasıdır.  Bu üç vakitte salâvat getirmek, dua ve tesbihte bulunmak, Kur’an okumaktan efdaldir.

Yukarıda saydığımız üç vaktin haricinde sadece nafile namazları kılmanın mekruh olduğu dokuz vakit daha vardır:

1- İmsaktan itibaren sabah namazını kılmadan önce nafile namaz kılmak mekruhtur. Bu arada sadece sabah namazının iki rekât sünneti kılınır, başka nafile kılınmaz.

2- Sabah namazının farzını kıldıktan sonra, güneş doğuncaya kadar olan süre içinde de Nafile Namaz kılınmaz. Hatta farz kılındıktan sonra sabahın sünneti bile kılınamaz.

3- İkindinin; Farzını kıldıktan sonra,

4- Akşamın; Farzından önce,

5- Cuma ve bayram hutbeleri okunurken,

6- Cuma günü namaz için kamet getirilirken de nafile kılınmaz.

7- Bayram namazından önce, ne evde, ne de camide nafile namaz kılmak mekruhtur.

8- Bayram namazından sonra mescidde nafile namaz kılınamaz.  Ancak evde kılınabilir.

9- Farz namazına başlanınca da nafile kılmak mekruh olur.

(Ancak cemaati kaçırmak korkusu yoksa, sabahın sünneti kılınabilir.)

HAZRET (K.S) TESBİH NAMAZINI ŞÖYLE TARİF ETTİR:

Dört rekâtlı bir namazdır. Peygamber Efendimiz (sav). Amcası Abbas'a kılmağı tavsiye ettiği rivayet edilir. Her Rekâtında 75 kere «Sübhanallahi Ve'l-hamdülillahi ve la ilahe illallahü vallahü ekber.»  Cümlesi okunur.

Bir Rekât içinde bu tesbih cümlesinin söylendiği yerler ve miktarları şöyledir.

Fatiha okunmadan evvel.-------------------------------------15 kere,

Fatiha ve süre okunduktan sonra.-------------------------10 kere,

Rükûda Sübhane rabbiyel-azim dendikten sonra.---10 kere,

Rükûdan doğrulunca.------------------------------------------10 kere,

Secdede Sübhane rabbiyel- a'la’ yı müteakip.---------10 kere,

Secdeden doğrulup oturulduğundan.--------------------10 kere,

İkinci secde de yine.--------------------------------------------10 kere.

Böylece her Rekâtta 75 kere Sübhanallahi. Cümlesi söylenmiş olur. İkinci rekâtın sonunda selâm verilerek 3 ve 4. rekâtlar ayrı iki rekât halinde kılınabileceği gibi, selâm verilmeden üçüncü rekâta da kalkılabilir. Üçüncü ve dördüncü rekâtlar, aynen birinci ve ikincisi gibi kılınır. Böylece 4 rekâtta toplam 300 tesbih okunmuş olur.

Bu namazın hiç olmazsa ömürde bir defa kılınması tavsiye edilmiştir.

Not: Bu namaz nafile bir namaz olduğundan cemaatle yani imama uyarak kılınmaz.

Ancak herkes kendi başına bu namazı kılamadığı için Tesbih namazını Toplu olarak kılmak isteyenler şöyle yapabilirler.

Bu namazı iyi bilen bir kişi Namazı sesli olarak kılar ve diğerleri onu tekrarlayarak namazlarını kılabilirler. (Bu arada şunu da belirtmek gerekir. Namazı sesli kıldıran imam konumunda değildir. Onun için her kes kendi başına kılıyor gibi niyet eder.)

Nafile Namazlar:

Beş vakitte kılınan, namazların sünnetlerinden başka birtakım nafile namazlar daha vardır ki, bunlara Nafile namazı denir. Bunlar müstahab ve mendub namazlardır. Bunlar, Yüce Allah'a (c.c) manevî yönden yakınlığa sebep olurlar. Her birini kendine has birtakım fazilet ve sevapları vardır.

Nafile namazların başlıcaları şunlardır:

1) Tahiyyetü'l-Mescid: Bu, bir müstahab namazdır. Şöyle ki: Bir mescide sadece ziyaret için veya öğretmek ve öğrenmek gibi bir maksad için giren kimse, orada nafile olarak iki rekât namaz kılar. Bir mescide bir günde birkaç defa bu şekilde girilse, bir defasında böyle namaz kılınması yeterlidir. Bununla, Allah'a ibadet edilen bir yere gereken saygı yerine getirilmiş olur. Tahiyyetü'l-Mescid: Bir mescit veya camiye girilince, daha oturmadan kılınmalıdır. Faziletli olan budur. Oturulduktan sonra da kılınabilir. Bir mescide girip de, meşguliyetinden veya vaktin keraheti gibi bir sebepten dolayı. Tahiyyetü'l-Mescid namazını kılamayacak olan bir müslümanın: "Sübhanellahi velhamdü lillâhi ve lâ ilâhe illallahu vallahu ekber" demesi de müstahab görülmüştür.

Bir mescide, Herhangi bir namazı kılmak için veya farzı kılmak ve imama uymak niyeti ile girmek de, Tahiyyetü'l-Mescid yerine geçer.

2) Abdest veya gusülden sonra namaz: Şöyle ki: Abdest veya gusül abdesti alındıktan sonra vakit varsa, daha yaşlık kuruyacak kadar bir zaman geçmeden iki rekât namaz kılınması mendub dur. Bu, abdest veya gusül nimetine kavuşmanın bir şükür ifadesidir. Böyle bir temizliğe kavuşmak için manen temiz bir inanca, maddeten de temiz bir suya sahip olmak, hem de özürlerden beri bulunmak ve beden sağlığına kavuşmuş olmak lâzımdır. Artık bu şartları toplayan bir insanın Yaratıcısına şükür için iki rekât namaz kılması pek güzel olmaz mı? Bununla beraber abdest veya gusül arkasından herhangi bir farz veya sünnet namazın kılınması ile de bu şükran görevi yapılmış olur.

3) Duhâ (Kuşluk) Namazı: Şöyle ki: Güneş doğup bir miktar yükseldikten sonra, istiva zamanına kadar iki, dört, sekiz veya on iki rekât namaz kılınır ki, bu mendub dur. Bu, Peygamber Efendimizin (sav) mübarek işi ile sabittir. Bunun sekiz rekât kılınması daha faziletlidir. Bunun en iyi vakti, gündüzün dörtte biri geçtikten sonradır.

4) Teheccüd Namazı: Yatsı namazından sonra daha uyumadan veya bir miktar uyuduktan sonra kılınacak nafile namaza Salât-ı Leyl (Gece Namazı) denir. Bunun sevabı pek çoktur. Bir miktar uyuduktan Sonra kalkılıp kılınırsa, "Teheccüd" adını alır. Peygamber Efendimiz (sav) Teheccüd namazına devam ederlerdi. Bu gece namazı iki rekâttan sekiz rekâta kadardır. Her iki rekâtta bir selâm verilmesi daha faziletlidir.

Peygamber Efendimiz (sav) bir hâdis-i şerifte: "Her kim geceleyin uyanır, hanımını da uyandırır, iki rekât namaz kılarlarsa, Yüce Allah'ı çok zikreden erkekler ile kadınlardan yazılırlar." Buyrulmuştur.

Yüce Allah'ı çok zikreden erkekler ile kadınlara, Yüce Allah'ın büyük bir mağfiret ve büyük bir mükâfat hazırlamış olduğu Kuran’ı Kerim’de şu ayet-i kerime ile müjdelenmektedir: "Allah'ı çok zikreden erkekler ve kadınlar için Allah büyük bir mağfiret ve mükâfat hazırlamıştır." (Ahzâb, 35)

Bir kimse adet haline getirdiği bir Teheccüd namazını özür olmaksızın terk etmemelidir. "Allah yanında amellerin en sevimlisi, az bile olsa, devamlı olanıdır."

5) Regaip Gecesi Namazı: Şöyle ki: Recep ayının ilk cuma gecesine "Leyle-i Regaib" denir. Bazı âlimlerin açıklamasına göre, Peygamber Efendimiz (sav) bu gece pek çok ruhanî ahval ve ikrama kavuşmuş olmakla Yüce Allah'a şükür için on iki rekât namaz kılmıştır.

Peygamber Efendimizin (sav) bu Regaip gecesinde ana rahmine düşmüş olduğuna dair olan bir rivayet, uygun görülmemektedir. Çünkü bu gece ile Hazret-i Peygamberimizin doğumu arasındaki zaman, bu hesaba aykırı düşmektedir. Ancak Hazret-i Amine'nin, Peygamber Efendimize (sav) hamile kaldığını bu gece anlamış olması düşünülebilir. Sebep ne olursa olsun, bu gece pek mübarek bir gecedir. Zaten Regaip, istenilen, değeri çok olan, bağış, ihsan, ikram ve nefis şeyler demektir. Bu geceyi ibadetle geçirmenin sevabı çok büyüktür. Fakat bu gecede kılınacak namazın sünnet veya mendub olması hakkında kuvvetli bir delil bulunmamaktadır. Bu gecede toplanıp cemaatle namaz kılınması bidat sayılmaktadır. Zaten teravihten başka hiç bir nafile namazın çağrışarak cemaatle kılınması sünnet değildir, mekruh sayılır. Ancak bir yerde bulunan iki, üç kişinin bu gibi namazları cemaatle kılmaları caiz görülmüştür.

6) Miraç Gecesi Namazı: Recep ayının yirmi yedinci gecesine rastlayan mübarek Miraç Gecesinde on iki rekât nafile namaz kılınması iyi görülmüştür. Her rekâtında Fatiha ile başka bir sure okuyarak iki rekâtta bir selâm vermeli, sonra yüz defa.

"Sübhanallahi velhamdü lillâhi ve lâ ilahe illallahu vallahu ekber" demeli. Bundan sonra, yüz defa istiğfar ederek yüz defa da Salât ve Selâm okumalıdır.

Gündüzün de oruçlu bulunmalıdır. Bu durumda günahla ilgili olmaksızın yapılacak her duanın kabulü, Allah’tan umulur.

7) Berat Gecesi Namazı: Şaban ayının on beşine rastlayan geceye Berat gecesi denir. Pek mübarek bir gecedir. Berat gecesinde, yaratıkların bir sene içindeki rızıklarına, zengin veya fakir, aziz veya zelil olacaklarına, diriltilip öldürüleceklerine ve ecellerine, hacılarla ilgili işlerine dair Allah (c.c) tarafından meleklere bilgi verileceği söylenmektedir. Bu bakımdan berat gecesinde ibadet etmenin ve nafile namaz kılmanın çok sevabı vardır. Fakat bu geceye ait sünnet bir namaz yoktur. Bu konudaki rivayetler sağlam değildir.

Berat gecesinde Kılınacak namaza Salâtü'l-Hayr (Hayır Namazı) denilmiştir. Bu namaz birçok rivayete göre yüz rekâttır. Her rekâtta Fatiha suresinden sonra on defa İhlâs suresi okunur.

8) Kadir Gecesi Namazı: Ramazan ayının yirmi yedinci gecesine rastladığı kuvvetle tercih edilen gece Kadir Gecesidir, pek mübarek bir gecedir.

Kur'ân-ı Kerim, bu geceden başlayarak Peygamber Efendimize (sav) inmiştir. Bu geceyi ibadetle geçirmenin sevabı çoktur. Bu gecenin bir anı vardır ki, ona rastlayan bir dua muhakkak kabul olunur. Bu şerefli gecede, teravihten sonra bir müddet daha ibadette bulunulması, nafile namaz kılınması, bu geceyi ibadetle geçirmek demektir. Deniliyor ki, Kadir Gecesi namazının en azı iki rekât, ortası yüz rekât ve en çoğu da bin rekâttır. Bu namaz iki rekât kılındığı takdirde her rekâtında iki yüz ayet okunmalı, yüz rekâta kadar kılındığı zaman her rekâtında Fatiha suresinden sonra "Kadir Suresi" ile üç defa da İhlâs suresi okunup her iki rekâtta bir selâm verilmelidir. "Allahümme inneke afüvvün tühibbu'l-afve fa'fü annî = Allah'ım! Sen affedicisin, bağışlamayı seversin; Beni affet", duası da tekrarlanmalıdır. Bu namazın bu şekilde kılınacağına dair rivayetler pek kuvvetli değildir. Asıl maksad, bu geceyi mümkün olduğu kadar ibadetle geçirmektir. Bu kutsal gecede elden geldiği kadar, diğer nafile namazlar gibi namazlar kılınabilir. Bununla beraber ağır ve zor davranışlardan kaçınılması daha faziletlidir.

9) Yolculuk Namazı: Bir Müslüman bir yola çıkacağı veya bir yoldan döndüğü zaman iki rekât namaz kılmalıdır. Bu, mendub dur. Giderken evde, gelince mescitte kılmak daha faziletlidir. Peygamber Efendimiz (sav) Seferden kuşluk vaktinde dönerler ve Mescidi Saadet'e gidip iki rekât namaz kılarlardı. Bir müddet de orada otururlardı.

10) Tesbih Namazı: Bu namaz, her rekâtında yetmiş beş defa "Sübhanallahi velhamdü lillâhi ve lâ ilâhe illallahu vallahu ekber" diye tekbir alınan dört rekâtlı bir namazdır. Allah rızası için nafile namaza niyet ederek "Allahu Ekber" diye namaza başlanır. Sübhaneke'den sonra on beş kere "Sübhanallahi velhamdü lillâhi ve lâ ilâhe illallahu vallahu ekber" okunur. Sonra Eûzü Besmele çekilerek Fatiha ile bir sure daha okunur. Arkasından tekrar on defa "Sübhanallahi..." Tekbiri okunur. Sonra rükûa varılıp rükû tesbihlerinden sonra yine on defa "Sübhanallahi..." okunarak rükûdan (Semi'allahü limen hamideh, Rabbena ve lekelhamd denilerek) kalkılır. Bu kıyam halinde de on defa "Sübhanallahi..." okunur. Ondan sonra secdeye varılıp secde tesbihleri yapıldıktan sonra yine on defa "Sübhanallahi..." okunur. Secdeden tekbir ile kalkılır ve celse halinde yine on defa "Sübhanallahi..." okunur. İkinci secdeye tekbir ile varılıp üç defa yine secde tesbihleri yapıldıktan sonra on defa "Sübhanallahi..." okunur. Böylece namaz tekbirlerinden fazla olarak alınan tekbirlerin toplamı "Yetmiş beş" olur.
Bu birinci rekâttan sonra ikinci rekâta kalkılır ve yine önce on beş defa "Sübhanallahi." Okunur. Sonra birinci rekâtta yapıldığı şekilde kılınarak ka'de (son oturuş) yapılır. Tahiyyat ile Salâvatlar okunur ve selâm verilir. Her iki rekâtta yapılan bu tesbihlerin toplamı yüz elli olur. Bundan sonra selâm verilip aynı şekilde iki rekât daha kılınır. Böylece dört rekâtta yapılan tesbihlerin sayısı üç yüz olur.
Bu tesbih namazında yanılma olsa, yapılacak sehiv secdelerinde bu tekbirler getirilmez. Tesbih namazının da sevabı çoktur. Bu namaz her vakit kılınabilir. Hiç olmazsa haftada veya ayda veya ömürde bir defa olsun kılınmalıdır.

11) Tövbe Namazı: Bir Müslüman insanlık gereği bir günah işlerse, hemen bundan pişman olup Tövbe etmesi lâzım gelir. İşte böyle bir kimsenin işlediği günahtan tövbe için güzelce abdest aldıktan sonra kırsal bir yere çıkıp iki rekât namaz kılması ve o günahtan dolayı Allan’dan mağfiret dilemesi mendub dur. Böyle günah işleyip de sonra kalbinde pişmanlık duygusu beliren kimse, bu günahı bir daha yapmamaya karar verip Yüce Allah’tan bağışlanmasını dilerse, Allah'ın onu bağışlayacağına dair bir hâdis-i şerif vardır.

12) Hacet Namazı: Âhirete veya dünyaya ait bir dileği bulunan kimse, güzelce abdest alır ve bir rivayete göre dört, diğer bir rivayete göre on iki rekât namazı yatsıdan sonra kılar. Sonra Yüce Allah'a hamd eder, Peygamber (sav) Efendimize de salât ve selâmda bulunur. Ondan sonra hacet duasını okuyup o işin olmasını Yüce Allah’tan diler.

Hacet namazının birinci rekâtında Fatiha suresinden sonra üç defa Ayete'l-kürsî, diğer üç Rekâtında de birer Fatiha ile birer İhlâs ve Muavvizeteyn sureleri okunması hakkında bir Hâdis-i Şerif vardır. Hacet duası şudur:

"Allahümmeinni es'elüke tevfika ehlilhüda ve a'male ehlil-yakîni ve münasahata ehlittevbeti ve azme ehlissabrı ve cidde ehlilhaşyeti ve talebe ehlirrağbeti ve taabbüde ehlilvera'i ve irfane ehlil-ilmi hatta ehafüke. Allahümme innî es'elüke mehafeten tahcüzünî an ma'sıyetike hatta a'mele bitaatike amelen estahıkku bihi rizake ve hatta unasıhake bittevbeti havfen minke ve hatta uhlisa lekennasıhate hubben leke ve hatta etevekkele aleyke fil-umuri hüsne zannin bike, Sübhaneke halikı'nnuri."

Anlamı: Allah'ım! Ben senden hidayet ehlinin başarısını, yakin erbabının amellerini, Tövbe edenlerin ihlâsını, sabredenlerin azmini, haşyet sahiplerinin ciddiyetini, rağbet erbabının isteklerini, takva ehlinin ibadet hallerini, ilim sahiplerinin anlayışını dilerim. Böylece korkarak senden gereği üzere korkmuş olayım.

Allah'ım! Ben senden öyle bir korku isterim ki, beni sana isyan etmekten engellesin de, sana itaat ederek bir amel işleyeyim, onunla senin rızanı kazanayım; Böylece senden korkarak ihlâsla Tövbe edeyim, sana muhabbetle ibadeti ihlâs üzere yapayım ve sana güzel zan besleyerek bütün işlerde sana tevekkül edeyim. Ey nuru yaratan, sen bütün noksanlıklardan münezzehsin! (Hidayet: İslâm. Yolu.) (Yakin: Kesin biliş.) (Haşyet: Sevgiyle. Karışık korku.)

YAKİN: 1. Şek ve şüpheden uzak olan; Kesin.

Allah’u Teâlâ ayet-i kerimede mealen buyurdu ki:

«Biraz bekledi, çok geçmeden Hüdhüd gelip, şunları söyledi:"Ben senin bilmediğin bir şey öğrendim. Sana Sebe'den yakin bir haber getirdim.» (Neml suresi: 22) «Çok geçmeden Hüdhüd gelip Süleyman'a: «Senin bilmediğin bir şeyi öğrendim. Sana Sebe'den doğru bir haber getirdim. Ora halkına hükmeden, her şeyden kendisine bolca verilen ve büyük bir tahta sahip olan bir kadın buldum; onun ve milletinin Allah'ı bırakıp güneşe secde ettiklerini gördüm. Göklerde ve yerde gizli olanları ortaya koyan, gizlediğiniz ve açıkladığınız şeyleri bilen Allah'a secde etmemeleri için şeytan, kendilerine, yaptıklarını güzel göstermiş, onları doğru yoldan alıkoymuştur. Bunun için, doğru yolu bulamazlar. O çok büyük arşın sahibi olan Allah'tan başka tanrı yoktur.» Dedi. (Neml suresi: 22) (Hüdhüd: Süleyman Âleyhisselâm’ın haberci kuşu.) (Sebê: Yemen ülkesinde tarihî bir şehir.)

BÖLÜM 1 /  BÖLÜM 2 /  BÖLÜM 3