
AŞK – MUHABBET
Mutasavvıfları büyük bir kısmına göre, nefsi yenebilmek için en kestirme yol aşktır.
Hakiki aşk insan ruhunun, Allah’a karşı bir özlemidir. Aşk muhabbetin, yani sevginin ileri derecesidir. Kuranda aşk sözü yer almasa da anlam olarak geçer. < Müminlerin Allah’a karşı pek şiddetli muhabbeti vardır.>(Bakara/165) buyrulur. Ayrıca <Allah kullarını sever onlarda Allah’ı severler.> (Maide/54) denilmektedir.
Tasavvuf ehli arasında pek meşhur olan ve kudsi hadis olarak kabul edilen bir söz vardır. <Ben gizli bir hazine idim, beni bilsinler, tanısınlar diye mahlukatı yarattım.> Buna göre sevgi başlangıçta Allah’tan zuhur etmiş ve bütün kainatın yaratılmasına sebep olmuştur. Bu bakımdan alemler içinde aşkın yabancısı olabilecek zerre bile yoktur. Fakat her yaratığın aşkı kendi istidat (kabiliyet) ve zevkine göredir. Tasavvufta söz konusu olan ise tamamiyle ulvi ve ilahi aşktır.
Aslında aşkın izahı zordur. Mesela hararetin rengi yoktur, ancak odun, kömür gibi bir cisimde görülünce renk kazanır. Aşk da bunun gibi aslında renksizdir. Ancak bir vücudla ilgisi olduktan sonra renk kazanır, belirli hale gelir. Bu bakımdan aşkı kelime ve sözden tenzih etmek en doğru yoldur.
Hz.Mevlana’ya “Aşıklık nedir?” Diye sorulunca “Benim gibi olda gör” demiştir. Yine “Aşk öyle bir ateştir ki parladı mı maşuktan başka her şeyi yakar yok eder.” Demiştir. İşte tasavvufta aşkın önemli bulunması ve en kestirme yol olması bu yüzdendir. Hakk aşığı olan kimsenin gözünde Allah’tan başka hiçbir şeyin değeri olmayacaktır. Dinin ve tasavvufun gayesi de bu değil midir.
Hakiki aşk mutlak var olan Allah’ı sevmektir. O’ndan başka her şeyden geçmektir. Hakiki aşka eren kimse kendi nefsinden geçmiş ve Allah’tan gayrı her şeyi bırakmış <Fena fillah’a> ermiştir. Aşk denince muhabbetten yani sevgiden başlamak gerekir. Az evvel belirttiğimiz gibi, Aşk sevginin ileri derecesidir. Allah sevgisi ile ilgili ayetlerin yanı sıra hadislerde vardır. Allah ve Resulünü her şeyden çok sevmek suretiyle imanın lezzetinin bulunabileceği belirtilir.
Sevgi, güzel olan şeye karşı insan ruhunun kendiliğinden olan sürüklenişidir. Allah mutlak Cemal ve Kemal sahibi olarak, her türlü güzelliğin kaynağıdır. Hz. Peygamber (s.a.v)in ifadesiyle <Allah güzeldir, güzeli sever> İnsanın Allah’ı tanıması (marifet) nispetinde O’na olan sevgi ve aşkının artmasından daha tabii bir şey olamaz.
İlahi aşk ve sevgi mutasavvıf şairler için en önemli konu ve ilham kaynaklarından biri olmuştur. Ayrıca sevgiye dayanan kulluğun, severek ibadet etmenin ruh hayatına vereceği zenginlik her türlü izahın ötesindedir.
M.Demirci
(Mezhepler ve tarikatlar ansiklopedisi)