Hızırbey

Hızırbey Haber Portalı

05:26, 07 Eylül 2024 Cumartesi
TÖVBE EDEN AFFEDİLİR
TÖVBE EDEN AFFEDİLİR

TÖVBE EDEN AFFEDİLİR

Resul-i Ekrem Efendimiz (sav) Hadis-i şerif’inde: "Pişmanlık Tövbedir." Buyruldu. (Hâkim)


TÖVBE EDEN AFFEDİLİR

Sual: İnsanlık hâli bir günah işleyince ne yapmak gerekir?
CEVAP: Günah işleyince, hemen [kalb ile] tövbe ve [dil ile] istiğfar etmelidir! Kalbe gelen her sıkıntı ve karartı; tövbe, istiğfar ve pişmanlık ile ve Allah’u Teâlâ’ya sığınarak kolayca giderilebilir.

Fakat bu alçak dünya için gelen karartı, leke, kalbi büsbütün karartır.

Bunu temizlemek çok güç olur.

(Dünyaya düşkün olmak, günahların başıdır.) Hadis-i şerifi bunu göstermektedir. (Beyheki)

Günah işleyen biri, pişman olur, abdest alıp namaz kılar ve günahı için istiğfar ederse.

Allah’u Teâlâ, o günahı elbette affeder.

Çünkü âyet-i kerimede mealen buyruluyor ki:
«Biri günah işler veya kendine zulmeder, sonra pişman olup, Allah’u Teâlâ’ya istiğfar ederse, Allah’u Teâlâ’yı çok merhametli ve af ve mağfiret edici bulur.» [Nisa- 110]

Muhammed Masum-i Faruki (k.s) hazretleri buyuruyor ki:
Dertlerin, belaların gitmesi için, istiğfar okumak çok faydalıdır. Çok tecrübe edilmiştir.

Beyheki'nin bildirdiği Hadis-i şerifte, "İstiğfara devam edeni, çok okuyanı, Allah’u Teâlâ, dertlerden, sıkıntılardan kurtarır. Onu, hiç ummadığı yerden rızıklandırır buyruldu."

İstiğfar; İnsanı her murada, afiyete kavuşturur. Şifa için; Tövbe etmeli, istiğfarı çok okumalı. Bütün dertlere, sıkıntılara karşı faydalıdır. Çünkü Allah’u Teâlâ, istiğfar okuyanların imdadına yetişir.

Allah’u Teâlâ Kuran’ı kerimde şöyle buyuruyor:

«Ey kavmim! Rabbinizden bağış dileyin; sonra da O'na tevbe edin ki, üzerinize göğü (yağmuru) bol, bol göndersin ve kuvvetinize kuvvet katsın. Günah işleyerek (Allah'tan) yüz çevirmeyin.» (Hud Suresi- 52)

İstiğfar; Günahın affını istemek, Estağfirullah demektir. Estağfirullah, günahlarımı affet Allah’ım, demektir. İstiğfar etmek, günahların affına sebep olan iyilikleri yapmaktır. Meselâ; Kur'an-ı kerim okumak, sadaka vermek ve diğer hayır hasenatta bulunmaktır. Tövbe; Haram işledikten sonra, pişman olup, Allah’u Teâlâ’dan korkmak, bir daha yapmamaya azmetmek, karar vermektir.

Resulü Ekrem Efendimiz (sav) Hadis-i şerif’lerinde buyruldu ki:
"Tövbe, günahtan sonra o günahı bir daha yapmamaktır." [İ.Ahmed]
"Sükûtu tefekkür, bakışı ibret olup çok istiğfar eden kurtuldu.")
[Deylemi]
"Rızka kavuşan çok hamd etsin! Rızkı azalan istiğfar etsin!"
[Hatib]
"Günahınız çok olup göklere ulaşsa, tövbe edince, Allahü teâlâ tövbenizi kabul eder."
[İbni Mace]
"Günah kalbde bir iz bırakır, tövbe ve istiğfar edilince, o leke kaybolur, kalb cilalanır." [Tirmizi]

Hazret-i Huzeyfe, çoluk çocuğunu geçindirmekte çok sıkıntı çekiyordu.Hâlini arz edince, Peygamber Efendimiz (sav) buyurdu ki:
"Ey Huzeyfe, neden istiğfar etmiyorsun? Ben günde yüz defa istiğfar ederim." [Nesai]

Hasan-ı Basrî (k.s) hazretlerine birisi kıtlıktan şikâyet etti. Başka birisi fakirlikten, diğer birisi de çocuğunun olmadığından şikâyette bulundu. Hepsine de istiğfar etmesini tavsiye etti. Daha başka insanlar da çeşitli konularda sual ettiler.

Onlara da istiğfar etmelerini tavsiye etti. Sebebini sorduklarında, Nuh suresi 10,11 ve 12. ayet-i kerimelerini okudu. Nasr suresinde Allah’u Teâlâ’nın Tövbeleri kabul edeceği bildirilmektedir.

Şartlarına uygun yapılan Tövbeyi muhakkak kabul eder.

Allah’u Teâlâ Kuran’ı kerimde şöyle buyuruyor:

«Dedim ki: Rabbinizden mağfiret dileyin; çünkü O çok bağışlayıcıdır.» (Nuh suresi- 10)
«(Mağfiret dileyin ki,) üzerinize gökten bol, bol yağmur indirsin.» (Nuh suresi- 11)

«Size mallar ve çocuklarla yardımda bulunsun. Size (ürün yüklü) bağlar-bahçeler versin, ırmaklar da versin.» (Nuh suresi- 12)

«Allah'ın yardımı ve zaferi gelip de insanların bölük, bölük Allah'ın dinine girmekte olduklarını gördüğün vakit Rabbine hamd ederek O'nu tesbih et ve O'ndan mağfiret dile.                                Çünkü O, tevbeleri çok kabul edendir.» (Nasr suresi, 1- 2- 3)

Sıkıntıdan kurtulmak için:
Belalardan, sıkıntılardan kurtulmak için, istiğfar okumak çok faydalıdır. Her zaman yüz defa (Estağfirullâhel'azim ellezi lâ ilâhe illâ hüvel hayyel kayyume ve etubü ileyh) demeli.                           Ve manasını düşünerek söylemelidir!
Manası; Kendisinden başka ilah bulunmayan hay, kayyum ve azim olan Allah’a istiğfar eder ve günahlarıma pişman olup Ona sığınırım. Demektir.

Azim: Zatı ve sıfatları kemalde, yani büyüklükte benzeri olmayan demektir.
Hay: Ezeli. Ve ebedi. Bir hayatla. Diri olan.
Kayyum: Zatı ile kâim olan, yarattığı her şeyi varlıkta durduran demektir.

Yukarıda bildirilen İstiğfarı ikindi namazından, tesbihlerden ve duadan sonra yüz defa okumalıdır! Ehl-i sünnet itikadında olmak, kul haklarını ve kazaya kalan farzlarını ödemek ve haramlardan vazgeçmek şartı ile Cuma günü sabah namazından önce, yukarıdaki istiğfarı okuyanın bütün günahları aff olur.

 

Peygamber Efendimiz (sav) Hadis-i şerif’lerinde buyruldu ki:
"Kıyamette, amel defterinde çok istiğfar bulunanlara, müjdeler olsun!" [Beyheki]

"İstiğfara devam eden, her türlü sıkıntı ve üzüntüden uzaklaşır, geçim darlığından kurtulur, ferahlığa çıkar, ummadığı yerden rızka kavuşur." [Nesai]

Tövbe istiğfar nasıl yapılır:
Sual: Tövbe-istiğfar nedir, nasıl yapılır?
CEVAP
İstiğfar etmek, Estağfirullah demektir. Tövbe, haram işledikten sonra, pişman olup,   Allah’u Teâlâ’dan korkmak, bir daha yapmamaya azmetmek, karar vermektir.

Resulü Ekrem (sav) Efendimiz Hadis-i şerif’te buyruldu ki:

"Tövbe, günahtan sonra o günahı bir daha yapmamaktır." [İ.Ahmed]

Günahtan hemen sonra tövbe etmek farzdır. Tövbeyi geciktirmek de büyük günahtır.                                   Bunun için de, ayrıca tövbe etmek gerekir.

Allah’u Teâlâ Kur'an-ı kerimde mealen buyuruyor ki:

«Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini (harama bakmaktan) korusunlar; namus ve iffetlerini esirgesinler. Görünen kısımları müstesna olmak üzere, ziynetlerini teşhir etmesinler.

Başörtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler. Kocaları, babaları, kocalarının babaları, kendi oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kendi kadınları (mümin kadınlar), ellerinin altında bulunanlar (köleleri), erkeklerden, ailenin kadınına şehvet duymayan hizmetçi vb. tâbi kimseler yahut henüz kadınların gizli kadınlık hususiyetlerinin farkında olmayan çocuklardan başkasına ziynetlerini göstermesinler. Gizlemekte oldukları zinetleri anlaşılsın diye ayaklarını yere vurmasınlar (Dikkatleri üzerine çekecek tarzda yürümesinler).

Ey müminler! Hep birden Allah'a tevbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz.» [Nur- 31]
«Sana kadınların ay halini sorarlar. De ki: O, bir rahatsızlıktır. Bu sebeple ay halinde olan kadınlardan uzak durun. Temizleninceye kadar onlara yaklaşmayın.

Temizlendikleri vakit, Allah'ın size emrettiği yerden onlara yaklaşın.

Şunu iyi bilin ki, Allah tevbe edenleri de sever, temizlenenleri de sever.» [Bakara- 222]

«Ey iman edenler, Allah'a öyle tevbe bir tevbe edin ki, Nasuh (gayet ciddi, samimi) bir tevbe olsun! Ola ki Rabbiniz kusurlarınızı örter, Allah'ın peygamberi ve onun beraberinde iman edenleri utandırmayacağı günde sizi altından ırmaklar akan cennetlere koyar.

Onların nurları, önlerinde ve sağ yanlarında koşacak, şöyle diyecekler: «Ey Rabbimiz, bizlere nurumuzu tamamla ve bizi bağışla; şüphesiz ki sen her şeye kadirsin!» [Tahrim- 8]

Nasuh kelimesine 23 mana verilmiştir. Bunlardan en meşhuru günahlara pişman olup, istiğfar etmek ve bir daha işlememeye karar vermektir.

 

Nasuh Tövbesinin ne olduğunu soran zata Peygamber Efendimiz (sav) buyurdu ki:
"Tövbe-i Nasuh, günahkârın işlediği günahtan pişman olması, Allah’tan mağfiret dilemesi, bir daha böyle bir günah işlememesi demektir." [Beyheki]

İstiğfarın fazileti çok fazladır. Allah’u Teâlâ Kur'an-ı kerimde mealen buyuruyor ki:
«Ey kavmim, Rabbinizden bağışlanma dileyin, sonra O'na tevbe edin.

Üstünüze gökten sağanak (yağmurlar, bol nimetler) yağdırsın ve gücünüze güç katsın.

Suçlu-günahkârlar olarak yüz çevirmeyin.» [Hud- 52]

Resulü Ekrem Efendimiz (sav) Hadis-i şerif’lerinde buyruldu ki:
"Allah’u Teâlâ, günah işleyip pişman olanı, istiğfar etmeden önce affeder." [Taberani]

"Küçük günahlarda ısrar edilirse küçük kalmaz. Büyük günahlara istiğfar edilirse büyük kalmaz."
[Deylemi]

"İstiğfar eden, günde 70 defa aynı günahı işlese ısrar etmiş sayılmaz."
[Tirmizi]

"Günde 70 defa istiğfar edenin, 700 günahı aff olur." [Beyheki]

"Bir mümin günah işleyince, melek üç saat bekler, eğer o kimse istiğfar ederse, o günahı yazmaz." [Hâkim]

"Günahınız çok olup göklere kadar ulaşsa, pişman olunca, Allah’u Teâlâ, tövbenizi kabul eder."
[İbni Mace]

"Günahlar kalbi paslandırır, karartır. Kalblerin cilası ise istiğfardır."
[Beyheki]
"Derdinizi ve devasını bildireyim. Derdiniz, günahlar, devası da istiğfardır." [Hakim]

"Bir günahkâr, istiğfar eder, sonra bu günahı tekrar yapar, sonra istiğfar eder. Üçüncüde yine yapar, yine tövbe ve istiğfar ederse, dördüncü defa yapınca, büyük günah yazılır."
[Deylemi]

"Günaha devam edip, dili ile istiğfar eden, Rabbi ile alay etmiş sayılır."
[Beyheki]

"Herkes günah işler. Fakat günahkârların en iyisi tövbe edendir."
[Hâkim]

"Günahına pişman olup abdest alıp, namaz kılanı ve günahı için istiğfar edeni, Allah’u Teâlâ affeder."
[Nesai]

Peygamber Efendimiz (sav): "Estağfirullahelazim ellezi la ilahe illa hüverrahmanürrahim el-hayy-ül-kayyumüllezi la-yemutü ve etubü ileyh Rabbigfir li” istiğfarını 25 defa okuyanın, odasında, ailesinde, evinde ve şehrinde kaza, bela olmaz." Buyurdu.

Bu duayı her sabah ve akşam okumalıdır! Âlimlerin çoğu, talebelerine ve evlatlarına bunu okumalarını tavsiye etmişler, çok faydasını görmüşlerdir. Bu nimetlere kavuşabilmek için Ehl-i sünnet itikadında olmak ve dinimizin emir ve yasaklarına riayet etmek şarttır. İtikadı bozuk olanın, bid'at ehlinin okuması fayda vermez. (Mearicülhidaye)


Ehl-i sünnet itikadında olmak; Kul haklarını ve kazaya kalan farzlarını ödemek ve haramlardan vazgeçmek şartı ile Cuma günü sabah namazından önce, aşağıdaki duayı okuyanın bütün günahlarının affedileceği. Hadis-i şerifle bildirildi. Dua şudur:


(Estağfirullahelazim ellezi la ilahe illa hüvel hayyel kayyume ve etubü ileyh.) [Ramuz]

Günaha pişmanlık:
Tövbe İstiğfardan önce yapılmalıdır! Tövbe çirkin şeyi bırakıp güzel olana dönmek demektir. İstiğfar; Günahın çirkinliğini görüp, ondan yüz çevirdikten sonra, mağfiret talep etmektir.

Resul-i Ekrem Efendimiz (sav) Hadis-i şerif’inde: "Pişmanlık Tövbedir." Buyruldu. (Hâkim)

İmam Gazali (k.s) hazretleri bu konuda şöyle buyurmuşlar:
Yapılan günahları her hatırlayışta istiğfar etmelidir! Günahları hatırladıkça istiğfara devam edilirse, geçmiş günahlar aff olur.
Tövbe edebilmek, Hak Teâlâ’nın büyük nimetlerinden biridir.  Günah işleme korkusu ile tövbeyi asla geciktirmemelidir!

Resul-i Ekrem Aleyhissalâtu vesselâm Efendimiz Hadis-i şerif’inde:

"Sonra yaparım diyenler helak oldu) buyuruyor." [İ.Gazali]
Yani; Tövbeyi ve diğer iyi işleri geciktirenler, bu günün işini yarına bırakanlar, aldandı, ziyan etti.

Günah, kulun yanında küçük ve kıymetsiz görününce, Allah’u Teâlâ katında büyük olur. Kul küçük günahı büyük görünce, o günah Allah’u Teâlâ’nın katında küçülür. Mümin; İman ve marifetiyle küçük günahları da büyük görür. Her günah işleyişte kalbi sızlar.

Resul-i Ekrem Efendimiz (sav) Hadis-i şerif’inde buyuruldu ki:
"Mümin; Günahını dağ gibi görüp, üstüne düşeceğinden korkar." "Münafık ise; Burnunun üzerine konan ve hemen uçacak sinek gibi görür." [Buhârî]

Günah işlediğini bilmek:

İmam Gazali (k.s) hazretleri bu konuda şöyle buyurmuşlar:

Şu halde, günah işlediğini bilmek büyük nimettir. O kişinin mümin olduğunu gösterir.                            Allah’u Teâlâ’nın hakkı olan günahları için tövbe etmeli, pişmanlık ve üzüntü duymalı, günahı terk etmeli, kefaret olması için çok sevap işlemelidir!

Peygamber Efendimiz (sav) Hadis-i şerif’te buyuruldu ki:

"Günah işlediğin zaman, karşılığında onu mahvedecek sevap işle!"

Kul hakkının kefareti için; Hak sahiplerine iyilik ve dua etmelidir! Hak sahibi ölmüş ise, o kimseyi Rahmetle anmalı, çoluk çocuğuna ve vârislerine ihsanda bulunmalıdır! Günahları için istiğfara devam etmelidir!

Bir kimse günah işleyince; Allah’u Teâlâ’nın bu günahı işlerken gördüğünü bilse. Allah’u Teâlâ, kulunun kendisini hatırlaması sebebiyle günahını affeder.

Resul-i Ekrem Efendimiz (sav) Hadis-i şerif’te buyuruldu ki:

"İşlediği günahı, Allah’u Teâlâ’nın bildiğine inanan, günahına tövbe etmese bile. Allah’u Teâlâ onu affeder." [Taberani]

İşlediği günahı, Allah’u Teâlâ’nın bildiğine inanan kimse, Allah’a (c.c) inanıyor demektir. Allah’u Teâlâ’ya inanan kimse de günah işleyince, günahını Allah’u Teâlâ gördüğü için utanır ve ister istemez pişmanlık duyar. Pişmanlık ise tövbedir. Tövbe eden kimseyi de Allah’u Teâlâ affeder.

Resul-i Ekrem Aleyhissalâtu vesselâm Efendimiz Hadis-i şerif’lerinde buyuruldu ki:

"Ya Rabbi, iyilik edince müjdelenen, kötülük edince istiğfar edenlerden eyle." [Buhari]

"Yatağa girince, 3 defa "Estağfirullahelazim ellezi la ilahe illa huv el-hayyel- kayyume ve etubü ileyh." Diyenin günahları, denizköpükleri kadar çok olsa da, aff olur." [Tirmizi]

"Rabbim, seni noksan sıfatlardan tenzih ederim. Kötü işlerde bulundum. Senden başka günahımı affedecek yoktur. Beni affet!" Diyenin karıncalar sayısınca günahı olsa, Allah’u Teâlâ affeder." [Beyheki]

"Ey kullarım, koruduklarım hariç, hepiniz günahkârsınız, benden mağfiret dileyeni bağışlarım. Mağfiret etmeye kadir olduğuma inananı affederim."
[Tirmizi]

"Günahtan korunmayanı Allah’u Teâlâ da
[Dünya ve ahirette felaketlerden] korumaz.) [İ.Huzeyme]

Müminler için; Her gün 25 defa, istiğfar okuyanın kalbinden kin, hile ve haset çıkar. İsmi evliyalar arasına yazılır. Ona bütün Müslümanlar sayısınca, sevap verilir. Kıyamette bütün müminler; "Ya Rabbi, bu kulun bizim için istiğfar okudu. Sen de onu affet!" derler.

Müminler için istiğfar: (Allahümmağfir-li velivalideyye veli üstaziyye velil-müminine vel-müminat, vel-müslimine vel-müslimat, el-ahya-i minhüm vel-emvat, birahmetike ya erhamerrahimin.) [Miftah-ün-necat]

İmam Gazali (k.s) hazretleri bu konuda şöyle buyurmuşlar: Günah işlemeye devam eden kimse unutkan olur, ahmaklaşır, aklı da azalır.

Resul-i Ekrem Efendimiz (sav) Hadis-i şerif’te buyuruldu ki:
"Günah işleyenin bir aklı gider, bir daha geri dönmez." [İ.Gazali]

Günahların hepsi Allah’u Teâlâ’nın emrini yapmamak olduğundan büyüktür.

Peygamber Efendimiz (sav) Hadis-i şerif’te buyuruldu ki:

"Ufacık bir günahtan kaçınmak, bütün cin ve insanların ibadetleri toplamından daha iyidir." [R.Nasıhin]

Günahı küçük görmek:
Günahların bazısı, bazısına göre küçük görünse de, Allah’u Teâlâ’nın emirlerini yapmamak olduğu için hepsi de büyüktür. Çünkü Allah’u Teâlâ’nın gazabı günahlar içinde gizlidir.

Resul-i Ekrem Efendimiz (sav) Hadis-i şerif’te buyuruldu ki: "Küçük günaha devam edilirse, büyük olur."

Küçük görülen günah büyür:

Resul-i Ekrem Aleyhissalâtu vesselâm Efendimiz Hadis-i şerif’lerinde buyuruldu ki:

"Günahların küçük görüneninden sakının! Bunlar toplanınca sahibini helak eder.

Bu şuna benzer ki, bir kavim bir vadiye iner, çerçöp, odun ne bulurlarsa toplayıp getirirler. Böylece koca bir yığın olur. Bunu yakıp ateşinde ekmeklerini pişirirler.İşte küçük görünen günahlardan hesaba çekilen de helak olur." [Taberani]

"Hep günah işleyenin kalbi mühürlenir, artık sevap işleyemez olur."
[Bezzar]

"Bir kimse, günah işlediği zaman kalbinde siyah bir nokta hâsıl olur. Eğer tövbe ederse, o leke silinir. Tövbe etmeyip tekrar günah işlerse, o leke büyür ve kalbin tamamını kaplar, kalb, kapkara olur."
[Harâiti]

Biri, 2-3 defa (Vay günahlarım) deyince, Resulullah Efendimiz (sav), "Allahümme mağfiretüke evseu min zünubi ve rahmetüke erca indi min ameli diye dua et." Buyurup, o kişiye üç defa tekrarlattıktan sonra (Allah seni affetti) buyurdu. (Hakim)

Yukarıdaki duanın tercümesi şöyle:
Allah’ım, benim günahlarıma göre senin rahmetin çok fazladır.

Ben amelime güvenmiyor, senin rahmetini ümit ediyorum.

Günahlarına tövbe eden; Pişman olan kimsenin kul borçları, namaz, oruç gibi kazaları hariç, günahları aff olur. Borçlarını ödemeli veya helalleşmelidir! Kazalarını da bir an önce bitirmelidir!

Hazret-i Bera’ya (r.a): "Kendinizi elinizle, tehlikeye atmayın" Ayeti düşmanla karşılaşıp şehid düşene kadar savaşan kimse hakkında mıdır?" diye sorulunca; Hazret-i Bera (r.a) şöyle buyurdular; Hayır! Bir günah işleyip sonra da Allah onu bağışlamaz diyen hakkındandır. Dedi. (Hâkim)

Allah beni affetmez denir mi?
Sual:
Günahım çok, ne yapsam Allah beni affetmez demek doğru mudur?

CEVAP:

Çok yanlıştır. Çünkü Cenab-ı Hak, tövbe edilen her günahı affeder. Bir kâfir, küfrüne tövbe ederse, mümin olur, bütün günahları aff olur.  Bir mümin de Allah’a şirk koşsa, sonra pişman olup tövbe etse Allah’u Teâlâ affeder.

Allah’u Teâlâ bir ayet-i kerime de şöyle buyuruyor meali:
De ki: «Ey kendilerine kötülük edip aşırı giden kullarım! Allah'ın rahmetinden umudunuzu kesmeyin. Doğrusu Allah günahların hepsini bağışlar.

Çünkü O, bağışlayandır, merhametlidir.» [Zumer- 53]

Resul-i Ekrem Aleyhissalâtu vesselâm Efendimiz Hadis-i şerif’lerinde buyuruldu ki:

"Allah’u Teâlâ’nın rahmetinden ümit kestirip [Dinden] nefret ettirenlere Allah lanet etsin!

Kolaylaştırın, güçleştirmeyin!" [Nesai]

"Allah’u Teâlâ’yı kullarına sevdirin ki, Allah’u Teâlâ da sizi sevsin!"
[Taberani]

"İnsanlara Rablerinden bahsederken, korku ve sıkıntı veren şeylerden söz etmeyin!" [Beyheki]

"Bir kimse, yakinen Allah’ın Rab, benim de Peygamber olduğuma inansa.

Cehennem ona haram olur." [Hakim]

"İyilik ve ibadet edene büyük ecir verileceğini müjdeleyin, nefret ettirmeyin!"
[Şir’a]

"Ömründe bir defa Allah’ı anan veya Ondan korkan Cehennemden çıkar." [Tirmizi]

Allah’u Teâlâ, Davud Aleyhisselâma vahyetti ki:
- «Ya Davud beni sev, beni seveni sev! Beni de kullarıma sevdir!»
Ya Rabbi bunu nasıl yapayım?
«Nimet ve ihsanlarımı onlara hatırlat, onlar benden ancak iyilik beklesinler.»

Allah’u Teâlâ’ya Hüsn-i zan:
Müslüman ömrünün sonlarına doğru, öleceği zaman.  Allah’u Teâlâ’ya daha çok Hüsn-i zan etmelidir! Yani; Ben her ne kadar günahkâr isem de, Allah’u Teâlâ beni affeder. Diye ümit etmelidir!

Resulullah Efendimizin (sav) Hadis-i şerif’lerinde buyuruldu ki:

"Ölürken mutlaka Allah’u Teâlâ’ya Hüsn-i zan etmelisiniz." [Müslim]

Allah’u Teâlâ, "Ben kulumun zannı üzereyim. Beni nasıl zannederse öyle bulur" buyurdu. [İbni Hibban] Yani; "Allah, beni affeder." Diye ümit ediyorsa onu affeder. Allah’tan ümidini keserek; "Ben mutlaka Cehennemliğim." Diyorsa Cehenneme gider.

Ölüm döşeğindeki birisi, Peygamber Efendimize (sav): Cehenneme gitmekten korkuyorum; Fakat Allah’ın Rahmetinden de ümidimi kesmiyorum dedi. Resul-i Ekrem Efendimiz (sav): "Müminin kalbinde korku ile ümit varsa, Allah’u Teâlâ da ona umduğunu verir, korktuğundan da emin eder buyurdu." (Tirmizi)

Allah (c.c) Tövbe edeni sever:
Sual:
Çok günah işleyen biri, Allah’ın (c.c) sevgili kulu olabilir mi?
CEVAP:
Elbette olur. Tövbe edenin günahları aff olur. Allah’u Teâlâ, Tövbe edenleri sever.

Resulullah Efendimiz (sav) Hadis-i şerif’te: "Tövbe eden Allah’ın habibidir) buyuruldu." (İ.Ebiddünya) [Habib: Sevgili demektir.]

Tövbe edip bir daha günah işlemeyen, Allah’u Teâlâ’nın sevdiği kul olur.

Allah’u Teâlâ Kur'an-ı kerimde de mealen: «Allah, tövbe edenleri sever.» buyuruluyor. (Bakara- 222)

Resul-i Ekrem Aleyhissalâtu vesselâm Efendimiz Hadis-i şerif’te de buyuruldu ki:
"Bir kimse, istirahat için ıssız bir çölde uyur. Uyanınca yiyip içeceği bulunan bineğinin, yanından kaybolduğunu görür. Her tarafta arar bulamaz. Yorgunluk içinde eski uyuduğu yere gelir, "Bu ıssız çölde aç susuz kalacağım için ölmem mümkündür" diyerek ümitsizlik içinde uyuyakalır. Uyandığı zaman devesini ve yiyip içeceğini yanı başında görünce çok sevinir. İşte Allah’u Teâlâ da bu kulun sevinmesinden çok, Tövbe edene sevinir." [Müslim]

Yani; Allah’u Teâlâ, yiyip içeceği ile devesini kaybedip, ölüm tehlikesi ile karşı karşıya kalan ve ümidini kestikten sonra yiyip içeceği ile birlikte devesini bulan kimsenin sevincinden çok, kulun, kendisine yönelip, Tövbe etmesine sevinir.

Tövbe edilen her günah affedilir:
Sual: Pişman olup tövbe edilen her günah aff olur mu?

CEVAP:

Allah’u Teâlâ, Tövbe edilen her günahı affeder.

Resulullah Efendimiz (sav) Hadis-i şerif’inde buyuruldu ki:
Bir kimse, işlediği günaha Tövbe edince, Allah’u Teâlâ meleklerine buyurur ki:  "Şu kimseye bakın, günah işledi, günahın cezasını veren ve affeden bir Rabbi olduğunu.  Hatırlayıp Tövbe etti. Şahit olun ki onu affettim.") [Buhari]

Bedevinin biri Peygamber Efendimize (sav) sual etti:
- Ya Rasûlullah! Kıyamette insanların hesabını kim görecektir?
— Allah’u Teâlâ görecektir.
Bizzat Kendisi. Mi?
- Evet.
Bedevi memnuniyet içinde güldü. Peygamber Efendimiz (sav) sordu:
- Niçin gülüyorsun?
- Kerem sahibi gücü yettiği vakit affeder, hesap gördüğü vakit de müsamaha eder.
— Doğru söyledin. Allah’tan daha keremli kimse olamaz. O her keremliden daha keremlidir.

Peygamber Efendimiz (sav) oradakilere, (Bedevi fakih oldu) buyurduktan sonra şöyle devam etti:
"Bir kimse, Allah’u Teâlâ’nın şeref verdiği Kâbe’yi yıkıp yaksa, Allah’ın dostlarından birine hakaret etmek kadar büyük günah işlemiş olmaz."

Ya Rasûlullah, Allah’ın dostları kimlerdir?
Müminlerin hepsi Allah’ın dostlarıdır. Kur'an-ı kerimde şu âyeti duymadın mı?
«Allah müminlerin dostu, kayırıcısıdır. Onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır.

Kâfirlerin dostları ise Şeytan ve yardakçılarıdır.

Bunlar, onları aydınlıktan çıkararak karanlıklara sokarlar.

Onlar, orada ebedi olarak kalmak üzere Cehennemliktirler.» [Bakara 257]

Peygamber Efendimiz (sav) Hadis-i şerif’inde. "Mümin Kâbe’den üstündür) ve (Kalb kırmak, Kâbe’yi yetmiş defa yıkmaktan daha kötüdür." Buyuruldu. Görüldüğü gibi iman nimeti çok büyük bir nimettir.
Mümin ölürken, yani Cenneti, Cehennemi ve ahiret hallerini gördüğü vakit bile Tövbe etse, bütün günahları affolur. Fakat imansızın Tövbesi kabul olmaz.

Fasık ve günah:


Sual:
Meal okuyorum, ancak kafayı üşütmek üzereyim. Fasık, kâfir demek midir?

CEVAP:

Fasık, kâfir demek değildir. Birçok kelime, her ilimde, ayrı manada kullanılır. Meselâ Zalim kelimesi tefsir ilminde; Kâfir demektir. Fıkıh ilminde; Başkasının hakkına saldıran kimse denir. O halde; Bir ilme ait bir kitabı okuyup anlayabilmek için, önce kelimelerin bu ilimdeki özel manalarını bilmek gerekir. Mealden Tefsirden din öğrenilmez, ilmihal kitaplarından öğrenilir.

Tövbe edip bir daha günah işlemeyen hemen fasıklıktan kurtulur. Cenab-ı Hak, Tövbe edilen her günahı affeder. Bir kâfir, küfrüne tövbe ederse, mümin olur, bütün günahları affolur. Bir mümin de her çeşit günahı işlese, hatta Allah’a şirk koşsa, sonra pişman olup Tövbe etse, Allah’u Teâlâ yine affeder.

Resulullah Efendimizin (sav) Hadis-i şerif’lerinde buyuruldu ki:
"Hak Teâlâ buyurdu ki, kulumun, günahı göklere kadar yükselse, benden ümit kesmeyip, af dilerse affederim." [Tirmizi]

"Tövbe eden, günah işlememiş gibi olur."
[İbni Mace]

"Hak Teâlâ, "Günahını affımdan büyük görene şiddetli gazap ederim" buyurdu. [Deylemi]

"Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyen Fasık. Allah’ın rahmetinden ümit kesen âbidden, rahmete daha yakındır."
[Hakim]

"Mümin, Allah’ın azabını bilseydi, Cenneti ümit etmezdi. Kâfir de Allah’ın rahmetini bilseydi, Cennetten ümidini kesmezdi." [Müslim]

"Allah’u Teâlâ, hiç kimsenin hatırına gelmeyen bir mağfiretle, günahkâr Müslümanları affeder."
[Beyheki]

"Allah’u Teâlâ buyurdu ki, "Ey kulum, af dilersen, günahlarının çokluğuna bakmadan affederim. Günahların bulutlara kadar yükselse de affederim. Yer dolusu günahla gelsen, yer dolusu mağfiretle karşılarım. Yeter ki iman ile gel!"
[Tirmizi]

Tövbem kabul oldu mu?
Sual: Tövbenin kabul edildiği bilinebilir mi?

CEVAP:

İmam-ı Gazali (k.s) Hazretleri buyurdu ki:
Tövbenin kabul edildiğine dair alametler vardır. Böyle bir kimse,
1- Tövbe ettiği günahlara meyletmez.
2- Her yerde, her zaman Allah’u Teâlâ’nın kendisini gördüğünü bilip günah işlemekten utanır.
3- Fasık’lardan kaçar, Salihlerle beraber olur.
4- Dünya malına tamah etmez. Ahiret için çalıştığını az görür.
5- Farz amelleri aksatmaz.
6- İşlediği günahları hatırladıkça üzülür ve istiğfar eder.

Bütün azalarını günah işlemekten muhafaza etmeye çalışır.

Böyle bir kimsenin Tövbesi kabul edilmiş demektir. Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
«Elbette, Allah’u Teâlâ, tövbe edenleri de, temizlenenleri de sever.» [Bakara- 222]

Sitemsiz affediş:
Sual:
Bütün günahlarıma Tövbe ettim. Ancak onlar hatırıma geldikçe utanıyorum.

Ahirette de o Tövbe ettiğim günahlardan sıkıntı çeker miyim?

CEVAP:

Bir insan, günahlarına tövbe edince, Allah’u Teâlâ onu affeder. Artık o kimse, hiç günah işlememiş gibi olur. Eski günahlarından dolayı da ona sitem edilmez.

Hicr suresinin (Onlara güzel muamelede bulun) mealindeki 85. ayet-i kerimesini Cebrail Aleyhisselâm, (Sana kötülük edeni affettiğin zaman, artık ona sitem etme!) diye açıklamıştır.

Allah’u Teâlâ, (Affettiğimi itab etmem. Bu benim keremime yakışmaz) buyurdu. (İ.Gazali)
(İtab: Darılmak, azarlamak, sitem etmek demektir.)

Allah’u Teâlâ Hicr suresi- 85 ayet-i kerimesinde şöyle buyuruyor:

«Biz gökleri, yeri ve aralarındaki varlıkları ancak hak ve hikmetle yarattık ve elbette ki, kıyamet kopacaktır. (Ey Peygamber!) Şimdi sen onlara yumuşak davran ve güzel muamele et.»                          (Hicr suresi- 85)

Son Nefeste Tövbe:
Sual: Son Nefeste yapılan Tövbeler kabul olur mu?

CEVAP:

Evet son nefeste yapılan Tövbe kabul edilir.
Son nefeste Müslüman’ın Tövbe etmesi sahih olur ise de.  Kâfirin Tövbesi, yani imana gelmesi sahih olmaz.

Allah’u Teâlâ Kur’an-ı kerimde mealen buyuruyor ki:
«Kötülükleri işleyip dururken, ölüm kendisine geldiği zaman; «şimdi tevbe ettim» diyenler ile kâfir olarak ölenlerin tevbesi makbul değildir.

İşte onlara elem verici azab hazırlamışızdır.» [Nisa 18]

(Firavun boğulacağı an,
“İsrail oğullarının inandığından başka ilah olmadığına inandım, artık ben de Müslüman oldum” dedi. Ona, “Şimdi mi inandın, daha önce baş kaldırmış ve bozgunculuk etmiştin” dendi.) [Yunus 90, 91]

Allah’u Teâlâ ayet-i kerimelerinde şöyle buyuruyor meali:

«İsrail oğullarını denizden geçirdik, Firavun ve askerleri haksızlık ve düşmanlıkla ardlarına düştüler. Firavun boğulacağı anda: «İsrail oğullarının inandığından başka tanrı olmadığına inandım, artık ben O'na teslim olanlardanım» dedi.» [Yunus- 90]

«Şimdi mi (iman ettin)! Hâlbuki daha önce isyan etmiş ve bozgunculardan olmuştun.» [Yunus- 91]

«(Ey Firavun!) Senden sonra geleceklere ibret olman için, bugün senin bedenini (cansız olarak) kurtaracağız. İşte insanlardan birçoğu, hakikaten ayetlerimizden gafildirler.» [Yunus- 92]

«Ne zaman ki, şiddetli azabımızı gördüler: «Tek Allah'a inandık ve O'na ortak koştuğumuz şeyleri inkâr ettik «dediler.» [Mü’min- 84]

«Ama Bizim şiddetli azabımızı görüp de öyle inanmaları kendilerine fayda vermedi.

Bu, Allah'ın kulları hakkında, öteden beri yürürlükte olan yasasıdır. İşte inkârcılar o zaman hüsranda kaldılar.» [Mü’min- 85]

Resul-i Ekrem Aleyhissalâtu vesselâm Efendimiz Hadis-i şerif’lerinde buyuruldu ki:

(Güneş batıdan doğmadığı müddetçe, tövbe eden kimsenin tövbesi [iman etmesi] kabul olur.) [Müslim]

(Can boğaza gelmediği müddetçe, kulunun tövbesini
[iman etmesini] Allah’u Teâlâ kabul eder.) [Tirmizi]

(Ölümünden bir saat önce, tövbe eden kimsenin tövbesi
[iman etmesi] kabul olur.) [İ. Ahmed]

Bir terzi, büyüklerden birine sordu:
- Ölüm yaklaşınca tövbenin kabul edileceğini bildiren hadis-i şerifin açıklaması nasıldır?
- Evet tövbe kabul edilir; ama senin mesleğin nedir?
- Terziyim, elbise dikerim.
- Terzilikte en kolay iş nedir?
- Kumaşı makasla kesmektir.
- Kaç yıldır terzisin?
- Otuz yıldır.
- Canın gargaraya (boğaza) gelince kumaş kesebilir misin?
- Hayır kesemem.
- Otuz yıl kolaylıkla yaptığın işi, o zaman yapamazsan, ömründe hiç yapmadığın tövbeyi, can gargarada iken nasıl yapabilirsin? Bugün gücün yerinde iken tövbe eyle! O zaman yapman çok güç olur. Şimdi tövbe edersen, o zaman da tövbe etmek nasip olur.
Terzi tövbe edip, salihlerden oldu. (R.Nasıhin)

İbadetlerimizi kusurlu bilmeli
Sual:
Namaz kıldıktan sonra da istiğfar ediyoruz. Her iyilik ve ibadetten sonra da niçin suç işlemiş gibi korkup istiğfar ediyoruz?
CEVAP
Bir iyilik ve ibadet edince de dört yerde korkmak gerekir:

Birinci korku
, insan bir iyilik işleyince veya bir ibadet edince, o iyilik ve ibadetin kabul edilip edilmediğinden endişe edip korkmalıdır! Çünkü Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Allahü teâlâ ancak müttekilerin [takva ehlinin] amelini kabul eder.) [Maide 27]

İkincisi
, riyadır. İhlassız amellerin kıymeti yoktur. İyiliği sırf Allah rızası için mi yaptım, yoksa başka bir menfaat düşündüm mü diye korkmak gerekir. Ancak ihlasla yapılan ibadetin kabul edileceği yine Kur'an-ı kerimde bildiriliyor. (Beyyine 5)

Üçüncüsü
, yapılan iyilikleri, ibadetleri zarara uğratmadan yerine teslim edebilme korkusudur.
Kötülükler, günahlar, iyiliğe zarar verir. Şu halde, iyiliği, ibadeti zarara uğratmadan yerine götürmeye çalışmalıdır! Âyet-i kerimede mealen buyuruluyor ki:
(Bir iyilik getirene on katı verilir.) [Enam 160]

Dördüncüsü
, yapılan iyilikle rezil olma korkusudur. Başkalarınca iyilik sanılan şeyler, belki de art niyetle yapılmış birer kötülük olabilir. Yapılan iyiliklerin, zararlardan korunarak başarıya ulaşıp ulaşmayacağından da korkmalıdır! Âyet-i kerimede mealen buyuruluyor ki:
(Başarmam ancak Allah’ın yardımı iledir.) [Hud 88]

Allah’ın yardımına kavuşmak için de, Onun emirlerine uyup, yasak ettiklerinden kaçmak gerekir.
Kötülük veya herhangi bir günah işledikten sonra pişman olmak ve iyilik ve ibadet etmeye devam etmek gerekir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Bir günah işleyince hemen arkasından bir iyilik yap, bir sevap işle ki onu mahvetsin!) [Beyheki]

(Nerede, ne halde bulunursan bulun, Allah’tan kork ve kötülüğün akabinde bir iyilik yap ki onu yok etsin!)
[Tirmizi]

Âyet-i kerimede de mealen buyuruluyor ki:
(Elbette hasenat, seyyiatı yok eder.) [Hud 114]
[Hasenat, her çeşit iyilik,
seyyiat, her çeşit kötülük]

İnsan bütün taatlarını, ibadetlerini kusurlu bilmeli, hakkıyla yapamadığını düşünmelidir! Çünkü, (Allahü teâlâ, Âl-i İmran suresinin 17.ây





dosyayi aamadim