HİLYE-İ SEÂDET: Rasûlullah Efendimizin (sav) Görünüşü
HİLYE-İ SEÂDET: Peygamber Efendimizin Sallallahu aleyhi ve sellem görünüşü veya O'nun görünen bütün uzuvlarının şeklini, sıfatlarını, isimlerini ve güzel huylarını anlatan yazılar.Süslü levhalar üzerine yazılan bu yazılara Hilye-i şerîf de denir.
Muhammed Sıddîk bin Saîd (k.s) bu çok önemli konuyu şöyle açıklamışlar:
Pek çok siyer kitabında Peygamber Efendimizin (sav) Hilye-i Seâdeti geniş ve açık olarak senetleri ve vesikalarıyla yazılmıştır. Peygamber Efendimizin (sav) Hilye-i Seâdeti kısaca şöyledir: Mübarek yüzü ve bütün aza-i Şerîfesi (organları) ve mübarek sesi, bütün insanların yüzlerinden, azalarından ve seslerinden güzel idi. Mübarek yüzü bir miktar yuvarlak idi. Neşeli olduğu zaman mübarek yüzü ay gibi nurlanır, parlardı.Gündüz nasıl görürse gece de öyle görürdü. Önünde olanları gördüğü gibi, arkasında olanları da görürdü. Yana ve geriye bakacağı zaman bütün bedeni ile dönüp bakardı. Mübarek gözleri büyük idi. Mübarek kirpikleri uzun idi. Mübarek gözlerinde bir miktâr kırmızılık vardı. Mübarek gözlerinin karası gayet siyah idi. Alnı açık, kaşları ince idi.Kaşları arası açık idi. Mübarek burnu gayet güzel olup, orta yeri bir miktar yüksek idi.Ağzı küçük değildi. Mübarek dişleri beyaz olup, ön dişleri seyrek idi.Söz söylediği zaman sanki dişleri arasından nur çıkardı.Mübarek sözleri gayet kolay anlaşılır, gönülleri alır, ruhları cezb ederdi. Güler yüzlü olup, tebessüm ederek gülerdi. Mübarek parmakları iri idi.Mübarek kolları etli idi. Avuçlarının içi geniş idi. Bütün vücudunun kokusu miskten güzel idi. Mübarek kolları, ayakları ve parmakları uzun idi. Mübarek karnı geniş olup, göğsü ile karnı beraber idi. Göğsü geniş idi. Çok uzun boylu olmayıp, kısa da değildi.Mübarek saçları ve sakallarının kılı çok kıvırcık ve çok düz değil yaratılıştan ondüle idi. Kırmızı ile karışık beyaz benizli olup, gayet güzel, nurlu ve sevimli idi. Güzel huyların hepsi Rasûlullah Sallallahu aleyhi ve sellem Efendimizde toplanmıştı.
Sual: Rasûlullah Efendimizin (sav) görünüşü nasıldı?
CEVAP:Rasûlullah Efendimizin (sav), görünen bütün uzuvlarının şekli, sıfatları, güzel huyları, tamam hayatı, bütün incelikleriyle, çok geniş ve açık olarak, âlimler tarafından, senetleri, vesikaları ile yazılmıştır. Bunlara (Siyer) kitapları denir.
Büyük İslam âlimlerinden imam-ı Ahmed Kastalani (k.s) hazretlerinin.(Mevahib-i ledünniyye) ismindeki iki cilt kitabından lüzumlu görülen kısımlar, kısaca aşağıya yazılmıştır:
Peygamber Efendimizin (sav): Mübarek yüzü ve bütün A’za-i şerifesi ve mübarek sesi, bütün insanların yüzlerinden ve a’zasından ve seslerinden güzel idi.Mübarek yüzü, bir miktar yuvarlak idi. Neşeli olduğu zamanda, mübarek yüzü ay gibi nurlanırdı. Sevindiği, mübarek alnından belli olurdu.
Rasûlullah Efendimiz (sav): Gündüz nasıl görürse, gece dahi öyle görürdü.Önünde olanları gördüğü gibi, arkasında olanları dahi görürdü.Bunu ispat eden yüzlerce hadise, kitaplarda yazılıdır. Gözde görme özelliği yaratan Allah’u Teâlâ’nın, diğer uzuvda [Organda] da yaratmaya gücü yeter.
Resul-i Ekrem Aleyhissalâtu vesselâm Efendimiz: Yana ve geriye bakacağı zaman, bütün bedeni ile dönüp bakardı.Yeryüzüne nazarı, semaya bakmasından ziyade idi. Mübarek gözleri büyük idi. Mübarek kirpikleri uzun idi. Mübarek gözlerinde bir miktar kırmızılık vardı.Mübarek gözlerinin karası gayet siyah idi. Fahr-i âlem Efendimizin (sav) alnı açık idi. Mübarek kaşları ince idi. Kaşları arası açık idi. İki kaşı arasında olan damar, hiddetlenince kabarır idi. Mübarek burnu gayet güzel olup, orta yeri bir miktar yüksek idi.Mübarek başı büyük idi. Mübarek ağzı küçük değildi. Mübarek dişleri beyaz idi. Mübarek ön dişleri seyrek idiSöz söylediği zamanda, sanki dişleri arasından nur çıkardı.Allah’u Teâlâ’nın kulları arasında ondan daha fasih ve tatlı sözlü kimse görülmedi. Mübarek sözleri gayet kolay anlaşılır, gönülleri alırdı ve ruhları cezb ederdi.Söz söylediği zaman, kelimeleri inci gibi dizilirdi.Bir kimse saymak istese, kelimeleri sayılmak mümkün idi.Bazen iyi anlaşılması için, üç kere tekrar ederdi.Cennette Muhammed Aleyhisselâm (sav) gibi konuşulacaktır.Mübarek sesi, kimsenin sesinin yetişemediği yere yetişirdi.
Resul-i Ekrem (sav) Efendimiz: Güler yüzlü idi. Tebessüm ederek gülerdi. Gülerken, mübarek dişleri görünürdü. Güldüğü zaman, nuru duvarlar üzerine ziya verirdi.Ağlaması da, gülmesi gibi hafif idi.Kahkaha ile gülmediği gibi, yüksek sesle de ağlamazdı, amma mübarek gözlerinden yaş akar, mübarek göğsünün sesi işitilirdi.Ümmetinin günahlarını düşünüp ağlardı ve Allah’u Teâlâ’nın korkusundan ve Kur’an-ı kerimi işitince ve bazen de Namaz kılarken ağlardı.
Resulullah Efendimizin (sav): Mübarek parmakları iri idi. Mübarek kolları etli idi. Mübarek avuçlarının içi geniş idi. Bütün vücudunun kokusu, miskten güzel idi. Mübarek bedeni, hem yumuşak, hem de kuvvetli idi.
Enes bin Malik (r.a) diyor ki: Rasûlullah (sav) Efendimize on sene hizmet ettim. Mübarek elleri ipekten yumuşak idi.Mübarek teri miskten ve çiçekten daha güzel kokuyordu. Mübarek kolları ayakları ve parmakları uzun idi. Mübarek ayaklarının parmakları iri idi. Mübarek ayaklarının altı çok yüksek olmayıp, yumuşak idi. Mübarek karnı geniş olup, göğsü ile karnı beraber idi. Omuz başının kemikleri iri idi.Mübarek göğsü geniş idi. Rasûlullah’ın kalb-i şerifi. Nazargâh-ı ilahi idi.
Resul-i Ekrem Aleyhissalâtu vesselâm Efendimiz: Çok uzun boylu olmayıp, kısa dahi değil idi. Yanına uzun bir kimse gelse, ondan uzun görünürdü. Oturduğu zaman, mübarek omuzu, oturanların hepsinden yukarı olurdu.
Mübarek saçları ve sakallarının kılı çok kıvırcık ve çok düz değil, yaradılışta ondüle idi. Mübarek saçları uzundu. Önceleri kâkül bırakırdı, sonradan ikiye ayırır oldu.Mübarek saçlarını bazen uzatır, bazen de keser, kısaltırdı.Saç ve sakalını boyamazdıVefat ettiği zamanda, saç ve sakalında ak kıl, yirmiden az idi.Mübarek bıyığını kırkardı. Bıyıklarının uzunluğu ve şekli, mübarek kaşları kadar idi. Emrinde hususi berberleri var idi.
Resulullah Efendimiz (sav): Misvakını ve tarağını yanından ayırmazdı. Mübarek saçını ve sakalını tararken aynaya nazar eylerdi. Geceleri mübarek gözlerine sürme çekerdi.
Kâinatın Efendisi (Sallallahu aleyhi ve sellem): Önüne bakarak, süratle yürürdü.Bir yoldan geçtiği, güzel kokusundan belli olurdu.
Peygamber Efendimiz (sav): Kırmızı ile karışık beyaz benizli olup, gayet güzel, nurlu ve sevimli idi. Bir kimse, Peygamber “Aleyhissalâtu vesselam” Siyah idi dese, dinden çıkar.
Güzel huyların hepsi Resulullah (sav) Efendimizde toplanmıştı. Güzel huyları, Allah’u Teâlâ tarafından verilmiş olup, çalışarak, sonradan kazanmış değil idi. Bir Müslümanın ismini söyleyerek, hiçbir zaman lânet etmemiş ve asla mübarek eli ile kimseyi dövmemiştir. Kendi için, hiçbir şeyden intikam almamıştır. Allah için intikam alırdı. Akrabasına, Ashabına ve hizmetçilerine tevazu ederek, iyi muamele eylerdi. Ev içinde çok yumuşak ve güler yüzlü idi. Hastaları ziyarete gider, cenazelerde bulunurdu. Ashabının işlerine yardım eder, çocuklarını kucağına alırdı. Fakat kalbi bunlarla meşgul değildi. Mübarek ruhu melekler âleminde idi.
Rasûlullah Efendimizi (sav) ansızın gören kimseyi korku kaplardı. Kendisi yumuşak davranmasaydı, Peygamberlik hallerinden, asla kimse yanında oturamaz, sözünü işitmeye takat getiremezdi.Hâlbuki kendisi, hayâsından, mübarek gözleri ile kimsenin yüzüne bakmazdı.
Resul-i Ekrem Aleyhissalâtu vesselâm Efendimiz: İnsanların en cömerdi idi. Bir şey istenip de, yok dediği görülmemiştir.İstenilen şey varsa verir, yoksa cevap vermezdi. O kadar iyilikleri, o kadar ihsanları vardı ki, Rum imparatorları, İran şahları, o kadar ihsan yapamadılar. Fakat kendisi sıkıntı ile yaşamayı severdi.Öyle bir hayat yaşıyordu ki, yemek ve içmek hatırına bile gelmezdi. Yemek getirin yiyelim veya falanca yemeği pişiriniz buyurmazdı. Yemek getirirlerse yer, her ne meyve verseler kabul ederdi.Bazen aylarca az yer, açlığı severdi. Bazen de çok yerdi. Yemeği üç parmakla yerdi. Yemek sonunda su içmezdi. Suyu otururken içerdi. Başkaları ile yemek yerken, herkesten sonra el çekerdi.Herkesin hediyesini kabul ederdiHediye getirene karşılık olarak, kat, kat fazlasını verirdi.
Resul-i Ekrem Efendimiz (sav):
Çeşitli elbise giymek âdet-i şerifesi idi. Yabancı devlet elçileri gelince süslenirdi.Yani kıymetli ve nefis elbise giyerek, güzel yüzünü gösterirdi.Yüzüğünü mühür olarak kullanırdı.Yüzüğü üzerinde (Muhammedün Resulullah) yazılı idi.Yatağı deriden olup, içi hurma ağacı iplikleri ile dolu idi. Bazen bu yatak üzerine, bazen yere serili deri üzerine, bazen de, hasır veya kuru toprak üzerine yatardı.Mübarek avucunun içini sağ yanağının altına koyup, sağ yanı üstüne yatardı.
Resulullah Efendimiz (sav): Zekât malı almaz, çiğ soğan ve sarımsak gibi şeyler yemez ve şiir söylemezdi.
Server-i âlem (sav) Efendimizin: Mübarek gözleri uyur, Kalb-i şerifi uyumazdı. Aç yatıp tok kalkardı. Asla Esnemezdi. Mübarek vücudu nurani olup, gölgesi yere düşmezdi. Elbisesine sinek konmaz, sivrisinek ve diğer böcekler mübarek kanını içmezdi. Allah’u Teâlâ tarafından Resulullah olduğu bildirildikten sonra, şeytanlar göklere çıkarak haber alamaz ve kâhinler söyleyemez oldu.
Bir kimse, Peygamber Efendimizi, Rüyada görse, muhakkak Onu görmüştür;Çünkü şeytan Onun şekline giremez.
(Kaynak: dinimiz İslam.com) (Dini sözlük == Ahmet BERK.)
<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<
Rasûlullah Efendimiz’in (sav) Duası:
«Ya Rabbi bana kendi sevgini, sevdiklerinin sevgisini ve beni senin sevgine.Yaklaştıracakların sevgisini ihsan eyle ve kendi sevgini bana, hararetten, susuzluktan yananların soğuk suya kavuşmasını istemelerinden sevgili kıl.» Hadis-i şerif.
Şair bu gerçeği ne güzel ifade eder:
"Gönül sarayından Allah'tan (c.c) gayrı ne varsa hepsini çıkar.Zira hane mamur olmadan Allah (c.c) Kalb sarayına teşrif etmez."
Rabbim bizi ve bütün ümmeti Muhammed'i kendisinden isteyen ve dileğine nail olan, nimetlere kavuşan ve kavuştukları nimetlere şükürden ayrılmayan, sağlam bir iman ile Zikreden bir kalb Ve hayatını sünneti seniyyeye ile rızayı ilahi ye göre sürdüren, son nefesinde iman ile ruhunu teslim eden kullarından eylesin. Âmin. İnşâallah.